Vali Ersin Yazıcı, 15 Temmuz gecesini anlattı
Balıkesir Valisi Ersin Yazıcı, 15 Temmuz gecesi Balıkesir'de yaşanan olayları demokrasi nöbeti tutan binlerce vatandaş ile paylaştı. Vali Yazıcı, dönemin Müsteşarı Selami Altınok'un o gece Balıkesir'de olduğunu bu nedenle de havaalanına girmek isteyen olursa polise 'vur' emri verdiğini söyledi. Vali Ersin Yazıcı, demokrasi nöbetine katılan binlerce vatandaşa 15 Temmuz gecesi yaşanan olayları anlattı. Vali Yazıcı, "O hainler burada da bir şeyler yapmak istedi. Bende o geceden bir kaç satır anlatayım. Öncelikle, İstanbul eski Emniyet Müdürü, şimdiki Emniyet Genel Müdürü o dönemin Müsteşarı şehrimize geliyordu. Bende kendisini karşılamak için havaalanına giderken bilgiyi aldım. Türkiye'de bir şeyler oluyordu. Bana gelen istihbarata göre Selami Bey, bu FETÖ hainlerinin düşman listesinde ilk 10'da yer alan bir isimdir. Kendisinin Edremit'e gelindiğinden haberdar olunduğu ve alınabileceği bilgisi geldi. Havaalanına girdim saat 22.30'du. Polisleri topladım. 'Arkadaşlar, bu şehrin valisi benim. Balıkesir Valisi Ersin Yazıcı. Havaalanın güvenliğinden ben sorumluyum. Havaalanından içeri herhangi bir askeri araç girmeyecek. Bir araç girmek isterse açıkça emrediyorum, vuracaksınız dedim. Bütün sorumluluk bana aittir' diye konuştum. Vali Yazıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: "O gece kimi ararsam 'Kimin yanındasın?' sorusunu sordum. Milletimin yanındayım diyene, şunları şunları yapmamız lazım dedim. Büyükşehir Belediyesi çok hızlı bir şekilde askeri kışlaların giriş ve çıkışlarını kapattı. Ekiplerine teşekkür ediyorum. O gece jandarmanın başındaki kişi zaten izindeydi. Onun yerine bakan arkadaşımız şu ifadeyi kullandı. 'Sayın valim bize bir talimat geldi, darbe ile ilgili. Ben sizin emrinizdeyim. Bu talimatı duyurmadım. Sizin talimatınız neyse gereğini yapacağım' dedi. Ben de kendisine 'Sana helal olsun' dedim" şeklinde konuştu. Darbeci komutanlar milletin yanındayım diyemedi Vali Yazıcı, eşi ile helalleştiği duygu dolu anları şöyle anlattı: "Eşim yanımdaydı ve Müsteşarımız Selami Bey'in de eşi yanındaydı. Biraz duygusal bir an. Müsteşarımız uçaktan indi. Eşime dedim, "25 yıldır kahrımı çekiyorsun, 4 tane evladımız var, sana emanet. Siz başka bir yere gideceksiniz. Hakkını helal et' diye konuştum. Hanımları başka bir yere gönderdik, biz de başka bir yere geçtik. O gece askeri birliklerin başındaki paşaları aradım. Pek hoş olmayan görüşmeler oldu. Ne düşündüklerini bizzat ben duymak istedim. Herkese aynı soruyu soruyordum. 'Kimin tarafındasın?' O gece birliklerin başındaki komutanlar hiç biri ama hiç biri milletin yanındayım ifadesini kullanmadı. Çok üzülüyorum, biz yetiştirdik o insanları, bizim paralarımızla o seviyeye geldiler. Kimin tarafındasın sorusunun cevabı şuydu: "Ben şu komutanlığa bağlıyım'. 'Ben Ege Ordu'ya bağlıyım'. Ben de şu ifadeyi kullandım. 'Başkomutan emretti. Bu şehrin komutanı benim, emir komuta bende kardeşim'. Diyor ki bana; 'Sayın valim, yollar kapanmış lütfen onları kaldırın. Kışlanın önünü açın' diyor. Dedim "Şehrin sorumlusu benim. Sen oradan çıkmayacaksın'. Görüşmenin devamında beni de çıldırtan bir cümle kullandı. 'İnsanlar toplanmış, insanlara söyleyin evine gitsin' . Dedim ki, 'Cumhurbaşkanımız insanları sokaklara davet etti. Ben vali olarak insanları çağırdım, belediye başkanları çağırdı. Bu kişi listede de sıkı yönetim komutanı olarak ilan edilmiş. 'Yollar yürümekle aşınmaz Vali bey' dedi. Ben de kendisine burada ifade edemeyeceğim güzellikle kendisine aşılıp aşılmayacağını ifade ettim." (İHA)