- Anasayfa
- İlknur Solmaz Çoban
“ASLANIM BENİM”
Öyle bir hale geldik ki, insanlar birbirlerine karşı duyarsız ve empati kurmaktan yoksun. Bu da saygısızlığı beraberinde getiriyor ne yazık ki. Özellikle de sosyal medyada.
Normalde iki lafı bir araya getirip de konuşmaya cesareti olmayan pisicikler, ekran karşısında aslan kesiliyor.
Sallayıp dur anasını satayım. Nasıl olsa sanal alem... Baktın pabuç pahalı, nasıl olsa seni bulamazlar, nerede denk geleceksin ki, hem değiştirirsin adını, sanını, fotonu, açarsın başka hesap, saygısızlığa, hadsizliğe devam...
Bir de entel dantel abi, abla pisicikler var. Onlar en komiği. Takmış takıştırmış mendili, fuları, şapkayı, her yere laf yetiştiriyor, her şeyin en iyisini biliyor. Çünkü o bir ordinaryüs aslan. Aslansın sen kaplansın sen diyeni çok olmuş belli ki, kimseyi beğenmiyor, hiçbir iş onun yaptığı işin yerini tutmuyor. Bu alemde tek kral o. Hele hele bir başkasının takdir edilmesi, alkışlanması veya övülmesi onu çok kızdırıyor. Kendinden daha başarılı hiç kimseye tahammülü yok. Başarılı olanı aşağıya çekmek, onu karalamak, gölgelemek için elinden geleni yapıyor, sanki sadece bu yüzden yaratılmış gibi mübarek.
Ama biliyoruz ki, bu pisicikleri sosyal medyada bu hale getiren duygular kıskançlık ve özgüven eksikliği. Yoksa ne diye ekranın arkasından laf soksunlar veya aslan kesilsinler.
Sanal alemin aslanlarına değinmişken bir hikaye geldi aklıma.
Kedi bir gün ormanda dolaşırken, yolu bir aslanın inine düşmüş. Aslan postu sermiş uyuyormuş. Kedinin patırtısına uyanmış. “Sen de kimsin” diye kükremiş. Kedi, korkusundan titremiş, ama belli etmemeye çalışmış ve “beni tanımadın mı? diye sormuş. Aslan “Tanımadım. Kimsin?” “Ben senin dayınım dayın!” diye cevap vermiş kedi. Aslan kediye şöyle bir bakmış “Ama, sen çok küçüksün. Nasıl benim dayım olabilirsin?” “Ben de senin gibiydim. Ama şu insanoğlundan çektiğim çileler, işkenceler beni böyle ufak tefek hale soktu” demiş kedi. Ne de olsa dayısı, yüreği incinmiş aslanın. “Ben bu insanoğlunu hiç tanımam, göster bana şu insanoğlunu, ona haddini bildireyim”
Kedi önde, aslan arkada yola düşmüşler. Ormanda büyük bir ağacı kesmeye çalışan bir köylüye rastlamışlar. Aslan “İnsanoğlu sen misin?” “Evet benim” diye cevap vermiş köylü. Aslan öfkeyle “dayımı ne hale sokmuşsun, ettiklerin yanına mı kalacak sanıyorsun? Seninle hesaplaşacağız”
Köylü, kurnaz kedinin aslana ettiği oyunu anlamış. “olur hesaplaşalım ama önce işimi bitirmeliyim. Sen güçlüsün bana yardım et, işimi çabuk bitireyim de sonra hesaplaşırız.” Köylü kütüğün ortasına bir kama yerleştirip, boydan boya aralamış. Aslana “Sen şu yarığa pençelerini sokuver, birlikte şu kütüğü ikiye bölelim.” Aslan bu teklifi hemen kabul etmiş. Köylü, kamayı çekip çıkarınca aslanın her iki pençesi kütüğün yarığında sıkışmış. Köylü ise, baltanın sapını kaptığı gibi aslanı dövmeye başlamış. Aslan ağlayarak kediye, insanoğlu aslanı kedi değil fare yapar, fare” demiş.
Sanal aslanlar umuyorum ki, insanoğlunun eline düşmezsiniz.
İlknur Solmaz ÇOBAN