Namaz Vakitleri
Görüntülenen Şehir:   Loading
Puan Durumu Loading
Gazeteler
  • Akşam Gazetesi
  • Bir Gün Gazetesi
  • Bugün Gazetesi
  • Cumhuriyet Gazetesi
  • Dünya Gazetesi
  • Fanatik Gazetesi
  • Fotomaç Gazetesi
  • Güneş Gazetesi
  • Haber Türk Gazetesi
  • Hürriyet Gazetesi
  • Millî Gazete
  • Milliyet Gazetesi
  • Posta Gazetesi
  • Radikal Gazetesi
  • Sabah Gazetesi
  • Sözcü Gazetesi
  • Star Gazetesi
  • Takvim Gazetesi
  • Taraf Gazetesi
  • Türkiye Gazetesi
  • Vatan Gazetesi
  • Yeni Akit Gazetesi
  • Yeni Asta Gazetesi
  • Yeni Şafak Gazetesi
  • Zaman Gazetesi

ZEYTİN TARIMI

Bu haber 938 kere okunmuş. 01/12/2020

Değerli dostlar, ilimizin ve Edremit Körfezi’nin en önemli tarım ürünü olan zeytin, insan eliyle kültür tarımına alınan ilk meyve türlerinin de başında geliyor. Muhtemel geçmişi 6 bin yıla kadar dayanıyor. Esas olarak Akdeniz ikliminin ve Akdeniz bölgesinin en karakteristik bitkisi ve bu bölge medeniyetinin de ortak değeri. Fakat aynı zamanda “zeytin dalı çelengi” tüm dünyanın da barış sembolü.

Günümüzde, 30 ila 45 derece enlemleri arasındaki altı kıtada ve 51 ülkede, yaklaşık 900 milyon ağaçla zeytin tarımı yapılıyor. Ancak ana vatanı, gen merkezi Orta Doğu. Bilimsel künyesi “Oleaceae” bitki familyasından başlıyor. Bu geniş familyadan olan “olea”, dünyada 30’a yakın alt türe sahip bir yabani meyve ağacı. “Olea europeae” bunlardan biri ve en önemlisi. Onun başlıca iki alt türünden yabani (Delice) olan zeytine “Sylvestris”, ehlileştirilmiş veya kültür zeytini olana “Sativa” deniliyor. Yabani zeytinin kültüre alınmasına M.Ö. 4 binlerde, meyvesinin sıkılarak yağının çıkartılmasına ise M.Ö. 2 binlerde başlanmış. Önceleri doğal yollardan Orta Doğu’nun dışına dağılan yabani zeytin, aşılama yoluyla ve kültüre alınarak daha da geniş coğrafyalara yayılmış.. Bir yayılım kolu Anadolu’da Ege’nin batısından adalara, Yunanistan’a, İtalya’ya ve İspanya’ya; diğer yayılım kolu Suriye ve Mısır üzerinden Kuzey Afrika’ya doğru gerçekleşmiş. 15. yüzyıldan itibaren İspanyol denizciler eliyle Amerika kıtasına taşınmış. Ancak tüm dünyada zeytin ağaçlarının % 90’ı ve ağırlıklı üretimi hala Akdeniz havzasında bulunuyor. Ağacıyla, meyvesiyle, yağıyla, yaprağıyla Akdeniz uygarlığının ayrılmaz bir parçası ve bir kültür. Zeytinin bir diğer önemli özelliği de ömrü. Asırlarca ayakta kalmasıyla, diğer bütün meyve ağaçlarından ayrılıyor. Kolay kolay yok olmuyor, eğer gövdesi ölür veya her hangi bir şekilde ortadan kalkarsa; ufak bir kök parçası veya küçük bir sürgün bile, onun tekrar gelişmesi için yeterli oluyor. Bu nedenle de zeytine “ölmez ağacı” deniliyor zaten.

Hitit tabletlerinde rastlanan veriler; kadim Luvi ve Yunan kent devletlerinin kazılarından çıkan küçük el havanları, öğütme taşları, toprak zeytinyağı kapları gibi materyaller, zeytinin Anadolu’daki geçmişinin ne kadar eski olduğunu kanıtlıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun geniş yayılım alanında da zeytin önemli bir tarımsal ürün olmuş. Aynı olgu, elbette Cumhuriyet döneminde de devam etmiş. Günümüz Türkiye’sinde zeytinin çok geniş bir yayılım alanı var. TÜİK verilerine göre, 81 ilinin 41’inde, 843 ilçenin 270’inde zeytin üretimi yapılıyor. Üretimin % 53’ü Ege, % 18’i Marmara, % 22,8’i Akdeniz, % 6’sı Güneydoğu Anadolu ve % 0,2’si de Karadeniz bölgelerinde gerçekleşiyor. Ege üretiminin % 55’i yağlık, Marmara üretimin ise % 60’ı sofralık olarak değerlendiriliyor. Dane zeytin üretiminin %73’ü yağa işleniyor. Toplam meyveli ağaç sayısı ise yaklaşık 154 milyon adet.

Ülkemizde gerek ağaç sayısı gerekse toplam zeytin üretiminde en önemli pay Ege Bölgesi’ne ait. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi verilerine göre Türkiye’de 2019-2020 döneminde üretimin tahmini olarak 1,5 milyon ton ve bunun yaklaşık 414 bin tonunun yemeklik 1,1 milyon tonun da yağlık olacağı öngörülüyor. Zeytin rekoltesinin en yüksek olacağı ilin 387 bin ton ile Aydın’ın olması, onu sırası ile 163 bin ton ile Balıkesir’in, 155 bin ton ile Muğla’nın, 136 bin ton ile Manisa’nın, 128 bin ton ile Hatay ve 118 bin ton ile İzmir’in takip etmesi bekleniyor. Görüldüğü üzere, zeytin tarımında ilimizin önemi artıyor. Halen Balıkesir’deki zeytin ağaçlarının % 78’i yağlık ve % 22’si de sofralık. Erdek, Gönen ve Bandırma’da sofralık zeytin üretimi ağırlık taşıyor. İlimizdeki zeytinliklerin % 89,7’sinin bulunduğu Edremit, Burhaniye, Havran, Gömeç, Ayvalık ilçelerimizde ise yağlık zeytin üretimi ön plana çıkıyor. Türkiye’nin en kaliteli zeytinyağlarının, bu bölgenin ağaçlarından elde edildiği ise bilimsel bir ortak görüş olarak kabul görüyor.

Dostlar, böylesine önemli bir tarımsal ürünün, ülkemizdeki en değerli yağlık üretiminin Edremit Körfezi çevresinde olması elbette bir tesadüf değil. Doğanın bize bir hediyesi bu. İklim değerleri, ortalama sıcaklık, don olayının pek görülmemesi, nem ve yağış rejimi, hakim rüzgarlar, yüksek sıcaklıkların etkilememesi gibi tüm faktörler bir araya gelerek zeytin tarımına uygun bir ortam oluşturmuş. Bunlar aynı zamanda kalitenin de formülü bölgemizde. Sofralık zeytinde “Gemlik” türü ne ise, yağlık zeytinde de “Ayvalık” türü odur. Bu değerli tür, binlerce yılda ortaya çıkmıştır ve bölgeye tamamen uyumludur. Zeytinlikler, Edremit Körfezi’ni bir kuşak halinde çevrelemektedir. Bazı alanlarda deniz kıyısına kadar inse de, günümüzde özellikle 30 rakım ile 300 rakım arası tüm alanlar zeytin ağaçlarıyla doludur. Zeytin kuşağının üstü, 350 ile 700 rakımlarda ise kızılçam yer alır. Bu çizgi dağlarımızda çok net bir şekilde görülür.

Ancak bölgemizin en fazla meyve veren zeytin ağacına sahip olmasına, binlerce çiftçi ailesi için geçim kaynağı teşkil etmesine, mevsimlik iş gücü istihdamı yaratmasına, ticaret ve sanayi kesimlerini canlandırmasına rağmen, ne yazık ki bu tarım kolunda bir plan sahibi olamamamız, günümüzde zeytin tarımını zorluyor. Bu olumsuzlukların başında plansız ve çarpık yapılaşmayla kıyıları dolduran yazlık konutlar geliyor. Şu anda bile zeytinlik olarak gördüğümüz pek çok alan, aslında çoktan imara açılmış durumda. Eski küçük belediyeler döneminde gerçekleşen bu imar alanları, şimdi hala inşaat sektörünün baskısı altında bulunuyor. Bölgenin imar planlarının yeniden ve bütünlüklü bir tarzla ele alınması ve zeytin tarımına değer verilerek yeniden düzenlenmesi gerekiyor. “Nereye kadar konut, nerede zeytin?” sorusuna artık bir ortak yanıt bulmamız gerekiyor. Maden faaliyetleri de zeytine karşı ciddi bir tehdit oluşturuyor. Zeytin Kanunu’nun amir hükümlerine rağmen, çeşitli yöntemleri zorlayarak zeytin tarımına adeta meydan okuyorlar. Yerel yönetimler, odalar ve Çevre Birlikleri bu duruma çözüm önermek zorundalar. Kıyıya yakın 30-40 rakımlı arazilerde yaz turizmine yönelik konut imali arttıkça her yıl zeytinlikler kesilmeye devam ediliyor. Cezası ise sadece ağaç başına 200 TL. Buna karşın zeytinlikler yukarıda 500-550 metrelere kadar çıkıyor. Giderek yeni zeytinlik oluşturmak için kızılçam ormanlarının alt sınırı yukarılara doğru çekiliyor.

Binlerce yılda gelişen bir zenginlik ve doğanın bize bir armağanı olan zeytin tarımı için, artık kalıcı çareler üretmemiz gerekiyor. Bir yanda, ağaç mevcudunu arttırmak için Orman Genel Müdürlüğü  “Yabani Zeytin Rehabilitasyonu Eylem Planı” çerçevesinde 5 yılda 1,5 milyon Delice aşıladığını bildirirken, diğer yanda bizim Körfez’de yetişmiş zeytinleri bu kadar rahatlıkla kesmemiz hiç rasyonel değil. Tarım alanlarını betonlayarak önümüzdeki 10, bilemediniz 20 seneyi kurtarırız belki. Peki ya zeytin? Binlerce yıl ürün verir her zeytin ağacı. Bu konuda artık bir tercih ve düzenleme yapmak zorundayız. Vaktiyle zeytinlerin kesilmesine kimin izin verdiği sorusu üzerinden siyaset ve polemik yapmanın da zamanı değil artık. Kalanı nasıl kurtarıp koruyacağımızı ve bölge için kalıcı düzenlemeleri nasıl yapacağımızı hep birlikte konuşmak ve ortaklaşa bir çözüm bulmak zorundayız.

KUBİLAY S. ÖZTÜRK

YorumlarBu habere hiç yorum yapılmamış     'İLK YORUMU SEN YAP'

Adınız Soyadınız:

E-Postanız:

Yorumunuz:

6 + 10 = ?