NEFRET DEVRİ! NEREYE KADAR?
Bilenler bilir;
Osmanlı’da 1402 ile
1413 arasında süren
kargaşalık dönemine,
“Fetret devri” denilir.
Sözcük anlamı Arapça.
Olması, sürmesi gereken
normal ve olağan gidişi,
yönetim kaynaklı olarak,
kesintiye uğraması demektir.
Yani memlekette işlerin
hiç de olmaması gereken
şekilde tersine işlemesidir.
Osmanlı’da sultan Bayezid’in,
dört oğlu arasında sürüp giden
taht-iktidar kavgaları nedeniyle,
on bir yıl süren Fetret Devri’nin
sonunda Osmanlı birliği dağılır.
Ankara savaşı ile parça parça ve
bütün moralini de yitirmiş olan
Osmanlı, kendini toparlayıp da
birliğini yeniden sağlamakta
çok çok zorlanır.
Sonunda, ağır mı ağır maliyetiyle,
katliamlar ve de binlerce ölüyle,
dökülen nice kardeş kanları ile
11 yıl süren bu kargaşa içinde
dağılan birlik yeniden sağlanır.
İşte bu dönem Osmanlı’da,
uğursuz “Fetret Devri”
diye anılır.
Artık modern zamanlardayız.
Cumhuriyet’in 97. Yılı’ndayız.
Taht ı iktidar kavgalarındayız.
Kardeşin kardeşle o iktidar
kavgaları içine yuvarlandığı,
birlikte yaşamanın zorlaştığı,
sanki o tarihin tekrarındayız.
O “Fetret Devri”nde saltanat,
Hanedan ve şehzadelik vardı;
taht kavgaları olağan sayılırdı.
Oysa bugün “Cumhuriyet” var.
Onlarca yıllık demokrasi deneyi,
kuralları ve de kurumları var.
Demokrasinin gelenekleri var.
Demokrasi denilen zamanlarda,
seçimle gelip seçimle gitme var.
Halk iradesine boyun eğme var.
Barış içinde bir arada yaşama,
kendi gibi olmayana saygı var.
Hoşgörü, kabullenme vs vs var.
Demokrasi denilen zamanlarda;
temel haklar ve özgürlükler var.
Haklara saygı, hukuk üstünlüğü,
güçler ayrılığı ve de adalet var.
Etnik, dinsel, mezhepsel ayrımcılık,
cins ayrımcılığı yok; eşitlikçilik var.
Dışlama, baskı, yok sayma yerine,
“kendini ne sanırsan” başkayı da
öyle saymak ve kabul etmek var.
Çoğunlukçuluk değil çoğulculuk;
tek seslilik yerine çok seslilik var.
Tac yok, taht yok, sultanlık yok;
halkın iradesi ve halkın gücünün
temsil yeri ve ifadesi demek olan
Türkiye Büyük Millet Meclisi var.
Gücün tek elde toplanması yok;
demokratik güçler ayrılığı var.
Düşünceleri özgürce ifade etme,
halkın sesi basın özgürlüğü var.
Mutlak iktidar yok; denetlenen,
hesap verebilen iktidarlar var.
Ve “muhalefet etme hakkı” var.
Yurttaşların hak arama, protesto,
gösteri ve yürüyüş hakları var.
Demokrasi-demokratik yaşam,
ilkeleri ve de gerekleriyle var.
Evet, 1402-1413 arasında Osmanlı’da,
Anadolu’da taht ı iktidar kavgasında,
kardeş kanları döken o karmaşada
o uğursuz “Fetret Dönemi” var.
Bugün gelinen noktada nicedir,
üzerimizde ağır karabasan var.
Kardeşin kardeşe ateşi yoksa da;
korkularımızın en büyüğü olan,
ülkenin, milletin birliği bütünlüğü;
Türkiye Cumhuriyetinin istikbali,
istiklali, endişesi ve korkusu var.
Ardında kim yok, kim var;
lakin en kötüsü de nicedir
memleketin dahilinde,
milletimizin içerisinde
ne yazık ki ve maalesef
bir “Nefret Devri” var.
Peki, böyle nereye kadar?
YAVUZ CEMİL YAVUZ