- Anasayfa
- Fatma Zehra Köseley
Atatürk Annesinin mezarı başında...

Zübeyde Hanımı ölümünün 99. yılında saygı ve minnetle anıyorum. O bir evlat yetiştirdi, o evlat Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu oldu. Atatürk, 27 Ocak 1923'te İzmir Karşıyaka'da annesinin mezarı başında şu sözleri söyler: "Annemin kaybından şüphesiz çok üzüntülüyüm. Fakat bu üzüntümü gideren ve beni avutan bir konu vardır ki, o da anamız vatanı yok olmaya götüren idarenin artık bir daha geri gelmemek üzere yokluk mezarına götürülmüş olduğunu görmektir." "Annem, bu toprağın altında, fakat millî hâkimiyet sonsuza dek devam etsin. Beni teselli eden en büyük kuvvet budur. Evet millî hâkimiyet sonsuza dek devam edecektir." "Annemin ruhuna ve bütün ataların ruhuna üzerime almış olduğum vicdan yeminimi tekrar edeyim. Annemin mezarı önünde ve Allah’ın huzurunda yemin ediyorum." "Bu kadar kan dökerek milletin kazandığı ve elde tuttuğu hâkimiyetin korunması ve savunması için gerekirse annemin yanına gitmekte asla kararsız davranmayacağım. Millî hâkimiyet uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun." Makbule Atadan, Zübeyde Hanım, Mustafa Kemal Atatürk.
*********************
Annesinin cenazesine katılamayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, mezarını ziyaretinde: "Burada yatan annem, eziyetin, zorlamanın bütün milleti felâket uçurumuna götüren bir keyfi idarenin kurbanı olmuştur. Bunu açıklamak için izin verirseniz acı hayatının belli birkaç noktasını sunayım." "Abdülhamit devrinde idi. 1905'te mektepten henüz kurmay yüzbaşı olarak çıkmıştım. Hayata ilk adımı atıyordum. Fakat bu adım hayata değil, zindana rastladı... Bir gün beni aldılar ve baskı idaresinin zindanlarına koydular. Orada aylarca kaldım." "Mütarekede Anadolu’ya geçtiğim zaman, annemi acılı bir halde İstanbul’da bırakmak zorunda kaldım. Annem, benim hakkımda halife ve padişah tarafından verilmiş idam kararının yerine getirildiğini zannetmiş ve bu zan, kendisini felce uğratmış" "Ondan sonra bütün hayatını acı, üzüntü içinde geçirmişti. Padişah ve hükûmetinin ve bütün düşmanların daima baskı ve işkencesi altında kalmıştı. İkametgâhı bin türlü bahanelerle ve nedenlerle basılır, araştırılır, kendisi rahatsız edilirdi." "Annem 3,5 senelik bütün gece ve gündüzlerini gözyaşları içinde geçirdi. Bu gözyaşları ona gözlerini kaybettirdi. Sonunda onu İstanbul'dan kurtardım. Ona kavuşabildim ki o artık maddi olarak ölmüştü. Yalnız manevi olarak yaşıyordu."
FATMA ZEHRA KÖSELEY