SABAHATTİN ALİ YENİDEN EDREMİTTE DOĞDU
EDREMİT iz bırakan kentler arasındaki Kahramanları ile onur duyarken, Sabahattin Ali,kurtuluş savaşı kahramanı Kaymakam Şehit Hamdibey Kuvayi milliye anıları, Bestekar,Klarnet üstadı,Şükrü Tunar,Sazıyla Ali Ekber Çicek,Sanatçı Tuncer Kurtiz ve dünyanın gözbebeği mavinin yeşile dayanmış Kazdağları derken bir ilke imza attı “SABAHATTİN ALİ ANI EVİ”
Cumhuriyet tarihimizin Edebiyat yapı taşlarından Şair,Yazar, Edremit’te başlayan ve Kırklarelinde 2 Nisan 1948 de 41 yaşında yaşamı meçhul bir konumda son bulan Sabahattin ALİ Edremit’te, yaşadığı ev 103 yıl sonra geçmişten,geleceğe taşımak,hak ettiği değeri ölümsüzleştirirken,anı eşyalarıyla bütünleşen (Fotoğraflar,Gözlük,Pipo,Sigara tabakası.Takım elbise..v.s) hatıraları hissederek yaşama için Edremit belediyesinin ayakta alkışlanacak, topluma bir armağanıdır anı evi…
Artık o “Edremit’in Sabahattin Ali’sidir” Yakında özel parkları Avrupada Pablo Neruda gibi örnekleri yaşatılan,Hotelleri,Şiir ve şarkılarından oluşacak sokakları ile dünya gündemine oturacaktır.
Kuyucaklı Yusuf,Kürk Mantolu Madonna,Değirmen,İçimdeki Şeytan,Melek,Ayran, gibi kitaplarını okuduğumuz, dillerimizden düşmeyen şarkılarımız, ”Aldırma gönül, Leylim Ley, Göklerde kartal gibiyim,Ben sana vurgunum,Melenkoli, gibi gönlümüze taht kurmuş şarkılarını,Zülfü Livaneli,Nükhet Duru,Aysun-Ali Kocatepe gibi sanatçılardan çok dinlemiş ve alkışlamıştır. Birçoğumuz… Edremit’in Sabahattin Ali’si kitabı kültür yayınları olarak mutlaka okunmalıdır ama Kızı Filiz Ali’den anıları dinlemenin ayrıcalığı, da bir başkadır.
FİLİZ ALİ’NİN ANILARINDAN DERLEMELER...
“Yıllardır içimdeki sitem İsyana dönüştü,Kaybetmek kadar,bir mezarının olmaması içimde kapanmayan bir yaradır. Eserleriyle ve çocukluk anılarımızla hep yaşıyor gibime geliyor, sanki her an canlı olarak karşımıza çıkacakmış gibi bir hisler içindeyim. Çobanın bulması. Teşhis zorluğundan Jandarmanın gömmeyi düşünmesi karşısında polisin devreye girmesi Teşhis için Adalet Cimgöz ve Aziz Nesin incelemeye gidiyor.Tanınmayacak konumu eşyalarına göre ve özellikle Yeşil mürekkepli dolma kalemi, piposu incelenerek kesinlik kazanıyor. Mezarı halen meçhul Kırklareli’nde Sadece ilk bulunduğu noktadaki Anıt kaya ve bölgesi Mezarı olarak kabul ediyorum.Kırklareli halkı Çağdaşyaşam ve belediye başkanı Kesimoğlu işbirliği ile her yıl anma programları yapılıyor, adına bir park düzenlenmiş ve Kırklareli Sabahattin Ali’nin katledildiği değil sonsuza kadar yaşatılan kent olarak anılacak diye samimi ilgileniyorlar ve Edremit ile Kırklareli Çağdaş Yaşam dernekleri bu konuda kardeşlik protokolü imzaladılar. Dostumuz Nebil Özgentürk.ünhazırladığı belgesel tek tesellim olurken, ”Sabahattin Ali Anı Evi“son günlerin en büyük mutluluğum oldu.
Babam Sabahattin Ali Dost canlısıydı, Dostlarına çok bağlıydı, onlarla sohbet etmeyi, bir şeyler yapmayı seven ve dostlarına karşı son derece cömert bir adamdı.Edremit’teki çocukluk arkadaşlarını annemle birlikte ziyaret etmekten vakit geçirmekten keyif alırdı. Yanında daima bir kitap özellikle; Tolstoy,Puşkin gibi yazarların Eserleriydi. Sinop cezaevindeyken mahkumlar babamı çok sevmiş ve duruşmaya çıkmadan mutlaka savunma dilekçeleri yazdırarak sohbet etmeyi tercih ederlerdi.
Sohbetlerinde kullandığı bir cümle hep kulaklarımdadır. Ben kitap okumayanları hiç sevemedim,Yazarsam öldürecekler diyenler.Bilsinlerki ben yazamazsam gerçekten ölürüm. Köy enstitülerini sever ve desteklerdi.”HASANOĞLAN” köy enstitüsünde okuduğu şiir çok gündemde kalmıştı öğrenciler ve toplum arasında “Bu dağların rakibi varsa Rüzgardır,Esme esme rüzgar kafamda yine yanğın var.”
Babam Fotoğraf çekmekten çok hoşlanırdı,Makinesini Tripot dediğim 3 ayak sehpaya bağlar.otomatik zamanlama ile aramıza koşar poz verirdi. Bir yazlık ve bir kışlık kaliteli 2 takıp elbise alır yıpratmadan kullanır karizmatik bir görünümü vardı. Müzikten çok hoşlanır, Rumeli müziklerini kendisi mırıldanır,İstanbulda Beyoğlu tokatlayan handa yabancı sanatçılardan savaş yıllarının Alman askerinin iki sevgilisi adını bütünleştirdiği LİLİMARLEN şarkısını, tangoları dinlemeyi çok severdi. Babamın kulaklarımda kalan Rumeli türküsü”Ata binesim geldi,Yare gidesim geldi,Ela gözlü yârimi yine göresim geldi…Hay-daa. Hay-daa…”
Babamın ölümünden sonra Sivil polislerin peşimizde oluşunu hep hissederek, Sabahattin Alinin kızı oluşumu gururla söyleyemiyordum toplumda, müzik eğitimi tercihim, eserlerindeki Müzisyen,Şarkıcıkadın,Türkü çadırı,Müzik,Klarnet anıları ve kendisinin müzik bilgisinin rolü vardır. Dedem.Yüzbaşı Ali Salahattin Bey birinci dünya savaşında Çanakkale’ye Divan-i Harb-i Örfi reisi olarak Çanakkale görevini alınca yaşam,Edremit,Balıkesir.Bursa.İstanbul Almanya ve öğretmenlik anılarıyla doludur. Babamın tabii hapishane anıları da çoktur. Yaşar Kemal,Sabahattin Ali “Kuyucaklı Yusuf” romanını yazmasaydı Ben İnce Memedi yazamazdım,Rıfat Ilgaz Sabahattin benden bin kat iyiydi çünkü Almanyada kütüphane gördü,Nazım Hikmet 1943-Sana her zaman o kadar güvendim ve o kadar güveniyorum ki… Zorlukları yüklendiğin ağır yükün altından kalkarak yeneceğine inanıyorum diye övgüleri vardı. Babamın katilinden sonra Nazım ayni sonla karşılaşmamak için Rusya’ya kaçmıştır.Abidin Dino,Necati Cumalı,Orhan Veli,Mualla Eyüpoğlu, Aziz Nesin gibi MARKO PAŞA dergisinden dolayı çok geniş sevdiği edebiyatçı dostları vardı. Sabahattin Alinin çocukluk yılları ve gençlik yılları Edremit dar sokaklarında ve aile yaşamının önemli anıları bu bölgede geçince Romanlarında gerçek yaşam izleri vardır.Kuyucaklı Yusuf 1937 Edremit ve çevresindeki Toplumsal yaşamı,Ailesinden izlerle.Töre ve gelenekleri,ezilen halk ve köylünün durumunu çok iyi yansıttığı için gerçekçi bir yapıt olarak Türk edebiyatında öncü bir roman yapısını korumakta ve bu nedenle Anı evi tarihe yapılan çok iyi bir hizmettir diye düşünüyorum.
HAŞMET DEMİRBİL