Namaz Vakitleri
Görüntülenen Şehir:   Loading
Puan Durumu Loading
Gazeteler
  • Akşam Gazetesi
  • Bir Gün Gazetesi
  • Bugün Gazetesi
  • Cumhuriyet Gazetesi
  • Dünya Gazetesi
  • Fanatik Gazetesi
  • Fotomaç Gazetesi
  • Güneş Gazetesi
  • Haber Türk Gazetesi
  • Hürriyet Gazetesi
  • Millî Gazete
  • Milliyet Gazetesi
  • Posta Gazetesi
  • Radikal Gazetesi
  • Sabah Gazetesi
  • Sözcü Gazetesi
  • Star Gazetesi
  • Takvim Gazetesi
  • Taraf Gazetesi
  • Türkiye Gazetesi
  • Vatan Gazetesi
  • Yeni Akit Gazetesi
  • Yeni Asta Gazetesi
  • Yeni Şafak Gazetesi
  • Zaman Gazetesi

EYBEK DAĞI VE GELECEĞİMİZ

Bu haber 1008 kere okunmuş. 22/09/2020

Değerli dostlar, hepimiz “sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına” sahibiz. Ülkemizde bu bir hak. Fakat aynı zamanda vatandaşlara da verilen Anayasal bir görev. Yani, çevreyi korumak, gözetmek hepimize düşüyor. Sadece devlete verilen bir görev değil bu. O nedenle her vatandaş, hem elinden geleni yapacak, hem de gerektiğinde müdahil olacak çevreyi ve yaşam alanını savunmak için.

Öte yandan, tüm dünyada yaşanan Küresel İklim Değişimi sürecinde, çevre sorunlarının önemli ziyadesiyle anlaşıldı zaten. Doğanın muazzam dengesini bozan insan türü, şimdi ya bozduğunu hızla düzeltecek, ya da bozulan yapı içinde yeni ama farklı bir yaşam sürdürmeye razı olacak. Razı olma tercihi, büyük doğa olaylarına, buzulların erimesine, yeni çölleşme kuşaklarına, canlıların büyük göçlerine ve küresel salgınlara, hastalıklara şahit olmak anlamına da geliyor. Aslında sadece, halen yaşamakta olduğumuz Covid 19 pandemisine bakarak bile, dengenin bozulmasının nelere sebep olabileceğini görmek mümkün. Razı mıyız bütün buna? Elbette ki hayır.

Bu küresel değişimin, ülkemizdeki yansımaları da ortada. Bir tarafımız ani ve şiddetli sağanaklar ve selle uğraşırken, diğer tarafımız kuraklık, susuzluk ve orman yangınlarıyla uğraşıyor. Cumartesi günü yanı başımızda, Ayvalık’ta Şeytan Sofrası mevkiindeki yangın, hepimizi üzdü, içimiz yandı değil mi? Ayrıca Körfez Bölgesi’nde yaşanan su sıkıntısı da, günlük yaşamımızı etkilemeye devam ediyor hala. Her iki nedenle de, “Ekim ayı gelse, yağmurlar yetişse” diyoruz hepimiz.

Fakat sadece bunu demekle de kalmıyoruz haliyle.. Yukarıda sıralanan gerekçelerle, hepimiz geleceğimizi etkileyecek her konuyu da artık sorguluyoruz. Edremit ve Havran’daki bazı alanları kapsayacak şekilde, Eybek Dağı’nda yapılmak istenen 40 adet Rüzgar Enerji Santrali de, bu çerçevede sorgulanıyor bölgemizde. Eybek Dağı malum, ormanı ve suyu ile önemli. Halkın, buraya yapılacak enerji yatırımlarının sonuçlarına ilgi duyması gayet normal. O nedenle, enerji politikası konusuna girmeye bile gerek kalmadan, halkın bu projeye “su ve hava” açısından baktığını söylemek gerekli. Nitekim geçtiğimiz 18 Eylül günü, bu RES projesine verilen “ÇED olumlu” kararının iptali için vatandaşların açtığı dava nedeniyle yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi vardı ve köylü, kentli herkes ilgi gösterdi buna. Keşfi izlemek için Eybek’e kadar gitti hemşerilerimiz. Bu projeye göre, her biri 1.520 metre çapında rüzgar türbin alanı açılacak Eybek’te. 40 türbin olunca, toplamda 60.800 m2 alanın ağaçtan temizleneceği anlaşılıyor. Bir de bu türbin direkleri ve pervane kanatlarını sahaya taşımak ve ileride de bakım, yangına müdahale gibi amaçlarla kullanmak için açılacak 25 km. uzunluğunda ve 6 metre genişliğinde olacağı söylenen kalıcı yollar var. Bu da yol için 150.000 m2 ağaç kesimi yapılacak demektir. Yol genişletme, enerji iletim hattı ve benzerinden sonra, proje dosyasına göre 225.400 m2 alandan “faydalanacakmış” şirket. Bu ifade, çok iyimser bir hesaplamayla en az 250.000 ağacın yok edileceği anlamına geliyor..! Projeye kapsamında eğer bu kesimler yapılırsa, Eybek’de artık orman bütünlüğünden söz etmenin de imkanı kalmayacak. Bölgenin “akciğerlerini” sakatlamak anlamına gelmeyecek mi bu durum?

Vatandaşlarımız, şu günlerde Balıkesir’in diğer tarafında, Marmara kıyısında Erdek Kapıdağ’da yapılmakta olan RES’ler için ne kadar çok ağaç kesildiğini, dağların ne hale geldiğini basından görüp, izliyorlar. Bu nedenle de, buna benzer bir kıyımın Eybek’te yapılmamasını diliyorlar. Zira, projede dağın sırt hatlarını takip ederek yapılması düşünülen yoğun hafriyat ve yukarıda bahsedilen kapsamda bir ağaç kesimi, bölgenin ekosistemini bozacak, Eybek’in hem yağışlarda su tutmasını ve hem de var olan mevcut su kaynaklarını doğrudan etkileyecek. O zaman, Edremit’te ve Havran’da çeşmelerden akan Eybek Suyu’na veda mı etmek zorunda kalacağını soruyor şimdi herkes. Rüzgardan sağlanacak enerji için, bu bedellere katlanılır mı? Bunu çok iyi düşünmek gerekiyor.

Üstelik, doğa ananın bize hediyesi olan ve Edremit Körfezi’nden Balıkesir’e kadar uzanan mükemmel bir rüzgar koridoru varken, RES yapmak için Eybek’te ısrar edilmesini anlamak da pek mümkün değil. Bu bölgede, ormanlık olmayan, kayalık, makilik ve üstelik yerleşim alanlarına da uzak olan yüzlerce rüzgarlı tepe mevcut halen. Şirket gidip, RES türbinlerinin yatırımını oralarda yapabilir. Fakat muhtemelen, ürettiği enerjiyi sadece 10 km. iletim hattı döşeyerek devlete satmak, kendilerine daha az maliyetli geldiği için Eybek’i tercih ediyorlar. Bu elbette şirketin hesabı. Fakat vatandaş da dağını, ormanını, suyunu, havasını ve geleceğini düşünmek zorunda.. Bu RES türbinleri dağa dikilirse, kesilecek göknarları, kestaneleri düşünecek haliyle.  Eybek’ın ağaçsız kılınması ile meydana gelecek iklim değişikliğini ve nem dengesinin bozulmasını, bu durumda binlerce yıldır geleneksel olarak yapageldiği zeytin tarımının ne hale geleceğini düşünecek. Durum bu kadar önemli.

Seçilen proje bölgesi Yaşyer, Hacıarslanlar ve Dereli kırsal mahallerine de çok yakın ne yazık ki. RES’lerin çıkarttığı uğultunun (infrasound)  burada yaşayan vatandaşlarımızı etkileyeceği de aşikar. Üstelik sadece insanlar değil, keçi, kuş, arı, yarasa gibi pek çok canlı da etkilenecek bu seslerden. Hepsi önemli ama özellikle yarasalar bölgeyi terk ederse, zeytin sineğiyle doğal mücadelede yardımcımız olan bir canlıyı kaçırmanın bedelini, zeytincilerimiz ödemek zorunda kalacaklar. Her bir ağaca elleriyle tek tek zeytin sineği kapanı asmak zorunda kalacaklar. Zeytindeki bu  maliyet artışına ilave olarak, kestane gibi bir ek gelirden faydalanamamak, keçilerini dağa salamamak da eklenmeli kayıplara. Hal böyle olunca, vatandaşların “başka yer mi yok?” diye sormaları, dava açmaları da çok doğal değil mi?

Ülkemizde bir sektör için yapılacak yatırımın, başka sektörleri olumsuz etkilemesi durumuna sıkça rastlıyoruz ne yazık ki. Fakat genellikle de maden ve enerji gibi yatırımlar, dönüp dolaşıp özellikle tarımı ve ormanı vuruyor. Bunu engellemek çok önemli artık. Zira son yıllarda görüyoruz ki, hava, su ve toprak hepimizin yegane vazgeçilmezi. Bir nefes, bir yudum, bir lokma olmadan yaşam mümkün olabilir mi? O nedenle, bu tür yatırım kararlarının çok dikkatli verilmesi gerekiyor. Şimdi Eybek ve geleceğimiz için söz sırası önce bilirkişilerde, sonra da hakimlerde. Onların ülke için de, bölge için de en doğru kararı vereceklerine inanıyor bütün hemşerilerimiz. Umutla da bekliyorlar bu kararı.

KUBİLAY S. ÖZTÜRK

YorumlarBu habere hiç yorum yapılmamış     'İLK YORUMU SEN YAP'

Adınız Soyadınız:

E-Postanız:

Yorumunuz:

8 + 10 = ?