8 MARTA SELAM MÜCADELEYE DEVAM!
Bugün “dünyanın” 8 Mart’ı.
Kaynağı olan kadın işçiler katliamın
bugün164.Yıl’ı.
Dünya Emekçi Kadınlar Günü
ilanının 111.Yıl’ı.
Türkiye’de ise tam 100.Yıl’ı.
Birleşmiş Milletler’in Dünya
Kadınlar Günü ilanının 44.Yıl’ı.
Dünya durdukça var olacak çünkü
kadın yaşamın devamı, canı, anlamı…
8 Martlara, dünyanın kadınları,
cins ayrımcılığına, sömürüye ve
eşitsizliğe karşı, bütün haklarda
eşitlik talebi ile hem mücadelenin
sembolü olarak bakmakta hem de
meydanlarda el ele kutlamakta.
Haklılıkla kararlılığını haykırmakta.
Ülkemizde özellikle son yıllarda
olmak üzere, kadına karşı vahşice
olduğu kadar; hem insanlık dışı,
hem insanlık için yüz karası olan
bir facia sürmekte.
Öylesine bir facia ki bu, kadına
yönelik olarak işlenen yaygın ve
genişleyen, gittikçe şiddetlenen,
dahası vahşetlenen; patlayıcılarla,
bıçak, nacak ve baltalarla vurarak,
boğarak, yakarak öldürme ya da
yaralama ve sakat bırakma…
Her geçen gün, her geçen yıl,
bu vahşetin yükselişi artmakta.
Üstelik bu vahşet hem devletin,
hem milletin hem de hepimizin,
her birimizin gözleri önünde,
gözümüz baka baka olmakta.
Peki bu “milli vahşet” karşısında,
yapılan ve alınan önlem nedir?
Evet, koskocaman bir hiçtir!
Hiçbir şey değişmemektedir.
Her gün ülkenin bir yerinde,
en az bir kadın vahşice
katledilmektedir.
Peki, olması gereken nedir?
Yapılması gerekenler nedir?
En başta, özellikle kadınlar,
bilinçlenip örgütlenmelidir ve
örgütleyip bilinçlendirmelidir.
8 Martlar işte bunun içindir.
Her 8 Mart geçen bir yılın
muhasebesi; öndeki yılın
yeni mücadele eşiğidir.
Toplanıp dağılma için
değildir.
Yeter mi, elbette yetmez!
Tüm haklarda eşitlik adına,
dünyaya getirilen her insan,
ta çocukluktan başlayarak,
eşitlikçi bilinçlendirilerek
ailede yetiştirilmelidir.
Kadınla erkeğin farklılığı ile,
haklarda eşitliğinin aynılığı,
öncelikle babada ve annede,
mutlaka içselleştirilmelidir.
Sünnet “törenlerine” dikkat!
Sünneti, operasyonel işlemin
dışına taşırıp, erkekliğin ve de
cinsiyetçiliğin öne çıkarılması;
erkekliğin kutsanması, özel
olması anlamı yüklenerek
eline sopa, asa vs verilerek,
erkekliğin üstün tutulması,
mutlaka terk edilmelidir.
Özellikle ve en başta anne,
abla ve de kız kardeşlerin;
nine, hala ve de teyzelerin
yani en yakın tüm dişilerin,
bu törenlerdeki rollerinin,
erkekliği öncelemelerinin,
övgüler düzenlemelerinin,
kadın aleyhine bir kültürü,
sünnet törenleri adı altında
tazeleyip sürdürmelerinin,
mutlaka ama mutlaka,
önüne geçilmelidir.
“Erkeğin malı meydandadır.”
“Kadın, erkeğin elinin kiridir.”
“Erkektir, ne yapsa yeridir.”
gibi hurafaları ve saçmalıkları,
özellikle kadının zihin dilinden
erkek çocuklarınınsa zihninden
temizlenmesi için mücadele ve
etkili bir savaşım verilmelidir.
Kısaca, kadın-erkek; oğlan-kız,
bireylerin ve bütün toplumun
zihin haritasından özellikle ve
öncelikle cinsiyetçi ayrımcılık,
ne yapıp edip temizlenmelidir.
Bunun için durup dinlenmeden,
somut, ve elle tutulur taleplerle,
ısrarlı, inatlı, kararlı, etkin ve
topyekün yaygın, etkili, ısrarlı
bir mücadele hattı çizilmelidir.
Her yıl 8 Martlarda sadece,
toplanıp dağılarak, mesajlar
vermelerin yanı sıra ayrıca,
sürekli, yaygın mücadele için
örgütlü mücadelenin alanı
genişletilmelidir.
Çünkü bütün bu noktalardan
hareketle, başka yolu kalmadığı,
bulunmadığı ve de olmadığı
artık hayatla tam sabittir.
Bu yüzden 8 Mart tamam;
9 marttan başlayan,
yaşamın her yanına
ve bütün yıla yayılan
(sünnet törenlerine,
sünnet düğünlerine
selam, demeden)
mücadeleye devam…
Bugün 8 Mart’ta,
alanlara çıkan ve
çıkamayan bütün
kadınlara saygı, selam…
YAVUZ CEMİL YAVUZ