BGC, ‘ANADOLUNUN FAZİLET ADALARI YAŞATILMALI’
Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti (BGC) Türk Basınında Sansürün Kaldırılışın 116. yılı mesajında yerel medyanın sorunlarını bir kez daha kamuoyu gündemine taşıdı. Milli Mücadele üstlendikleri misyon sebebiyle Atatürk'ün yerel basını “Anadolu'nun Fazilet Adaları” olarak tanımlandığına dikkat çekilen Cemiyet açıklamasında, "Kamu yararına yayıncılık yapan yerel gazeteler desteklenmeli. Yerel basın susturulursa, vatandaşımızın sesi çıkmaz, sorunu dile getirilmez" denildi. Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti (BGC) "24 Temmuz Basın Dayanışma Günü" mesajı şöyle: "Basının gücünü, kendi şahsi çıkar ve amaçları doğrultusunda kullanan sözde gazete ve gazetecilik maskesi altında şarlatanlık yapanlara prim vermeyin. İyiyle kötüyü, güzelle çirkini ayırt edin. Siyasetçi, iş dünyası ile bürokratlar, meslek ilkelerinden ödün vermeden kamu adına görev yapan medya mensuplarıyla gazeteciliği kişisel menfaetleri doğrultusunda kullanan pespayeleri birbirine karıştırmadığında tüm toplumun özlemini çektiği, "temiz basın, temiz toplum" hayali kendiliğinden gerçeğe dönüşecek. Böylece hakikatı yazan gazeteler ile hakikatı arayan gazetecilerin sesi daha gür çıkacak, halkın sesi. gözü, kulağı olacaktır.
“GERÇEK GAZETECİLİK ANADOLU'DA”
Gerçek manada özgür gazeteciliği, Cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Milli Mücadele'de üstlendikleri misyon vesilesiyle "Fazilet Adaları" diye nitelediği yerel medya yapıyor. İnsanımız yaşadığı kentin gazetelerini okursa, televizyonlarını izlerse, radyolarını dinlerse, internet medyasını takip ederse, kalemini milletiyle vatanı için kullanan gazetecilerine sahip çıkarsa hem sorunların çözümüne, hem de demokrasimizin gelişmesine katkı verir.
“ANADOLU MEDYASI EKONOMİK KRİZİN PENÇESİNDE”
Pandemi süreciyle birlikte başlayan ve giderek kendini en acı şekliyle hissettiren ekonomik sorunlar ve tasarruf tedbirleri gibi uygulamalar basın kuruluşlarını kapanmanın eşiğine getirdi. Anadolu gazeteleri yaşam savaşı vermektedir. Pandemiden bu yana ekonomik darboğaz içindeki yerel basınımız, 13 Mayıs 2024 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanlığınca açıklanan “Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi” kapsamında uygulamaya konulan kısıtlamalarla tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Yerel yönetimlerin "vur denilince, öldür" şeklinde anlayıp uygulamaya başladığı kararlar yerel basının idam fermanı niteliği taşıyor. Demokrasilerin gelişimine katkıda bulunan ve halkın özgür haber alma hakkı doğrultusunda kamusal görev üstlenen yerel basının yaşatılması için; Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’ndeki olumsuz uygulamaların iptal edilmesini bekliyoruz.
“ANADOLUNUN FAZİLET ADALARI YOK OLMASIN!”
Bu ortamda yerel basının ayakta kalabilmesi; yerel demokrasilerin gelişmesi ve halkın haber alma özgürlüğünün sağlanması için yaşamsal önem taşımaktadır. Yerel basın, bir toplumun sesi olarak işlev görür. Yerel gazeteler ve haber siteleri, yerel sorunları ve başarıları gündeme taşıyarak, toplumun farklı kesimlerinin seslerini duyurur. Bu sayede, yerel halkın yaşadığı günlük sorunlar, çözüm önerileri ve toplumsal gelişmeler hakkında bilgi sahibi olmaları sağlanır. Örneğin, yerel yönetimlerin aldığı kararlar, yerel ekonomik gelişmeler, kültürel etkinlikler gibi konular yerel basın aracılığıyla topluma ulaştırılır. Basın İlan Kurumu aracılığı ile alınan ilan ve reklamlar basın kuruluşlarının ayakta kalmasına yetmemekte, birçok yerel basın kuruluşu küçülme yoluna gitmek zorunda kaldı. Bu ekonomik çıkmazdan kurtulmanın yolu, başta belediyeler olmak üzere yerel kuruluşların basına destek olmasından geçmektedir. Yerel basın, yerel yönetimler tarafından mutlaka desteklenmeli, tasarruf tedbirleri ve bunun gibi düzenlemelerin gölgesinde kalınmadan yerelin sesinin kısılmasına engel olunmalıdır. Gazetecilerin çalışabilir ve görevlerini özgürce yapabilir olmasının demokrasinni ayrılmaz bir parçası olduğunu bir daha hatırlatmak istiyoruz. Belediye başkanlarından beklentimiz; zor koşullarda kamu adına görev yapan yerel basın kuruluşlarına sahip çıkmaları, ekonomik anlamda desteklemeleridir.
“BASIN MESLEK YASASI ŞART”
Türk Basınında Sansürün Kaldırılışının 116. yılına ulaştığımız günde bir diğer önemli sorunumuz gazetecilik mesleğinin itibarıdır. Ülkemizde gazetecilik meslek yasası olmadığı için dileyen herkes, eğitimine ve bilgi birikimine bakılmaksızın “gazeteciyim” diyebilmektedir.. Günümüzdeki manzara, basın mesleğini her türlü istismara açık hale getirmekte ve kutsal mesleklerden biri olan gazetecilik, tehdit ve şantaj aracı olarak kullanılmaktadır. Daha da kötüsü bu tür kişileri basın mesleğinden uzaklaştıracak yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Çarpık durumu ortadan kaldırmak için, gazetecilik mesleğini kimlerin yapabileceğini düzenleyen “Gazetecilik Meslek Yasası" ivedilikle ele alınmalıdır. Meslek kuruluşları görüşleri dikkate alınarak yapılacak düzenleme, hem mesleğe itibar kazandıracak hem de dezenformasyon ve manipülasyonun önüne geçilecek, tehdit. şantaj gazeteciliğini sonlandıracaktır.
“BAYRAM DEĞİL DAYANIŞMA GÜNÜ”
Bu duygu ve düşüncelerle Türk Basınında Sansürün Kaldırılışın 116. yılını BASIN DAYANIŞMA GÜNÜ olarak kutlarken;başkalarının haklarını ararken en önde giden meslektaşlarımızı da hem kendi haklarını arama, hem de medyadaki kirlenmeye karşı, yarın çok geç olmadan bir kez daha örgütlü mücadeleye davet ediyoruz."
“24 TEMMUZ'UN TARİHÇESİ”
İkinci Meşrutiyetin ilan edilmesiyle Osmanlı Matbuat Cemiyeti adıyla örgütlenen gazeteciler, 1876’daki sansür kararnamesini uygulamama ve yayından önce gazeteler kontrol ettirmeme kararı aldı. İkdam gazetesinin sahibi Ahmet Cevdet ile Sabah Gazetesi sahibi Mihran Efendiler, gazete provalarını görmek için gelen sansür memurlarını; “Gazeteler hürdür, sansür yasaktır.” sözleriyle geri çevirdi,. 25 Temmuz 1908 sabahı dağıtılan gazeteler farklıydı. Özgürce yayımlanan gazetelere halkın ilgisi büyük oldu. Bazı gazeteler satışlarını 2 binlerden 5 binler düzeyine çıkardı. Fiyatı 10 kuruş olan İkdam karaborsada yarım liraya kadar alıcı bulabildi. Bir ay içinde 200 yeni gazete için yayın hakkı alındı. 24 Temmuz bir anlamda gerçek gazeteciliğin patlama yaptığı gündü. Türk basınından sansürün kaldırılması nedeniyle 24 Temmuz'lar "basın bayramı" olarak kutlanmaya başlandı. İlerleyen ve özellikle askeri dönemlerinde gazeteciler yönelik kısıtlamaların yeniden getirilmesiyle birlikte, Gazeteciler Cemiyetleri 24 Temmuz'u "Basın Dayanışma Günü" olarak gündemde tutuyor.