“POLİSLERİMİZ!”
Polislerimiz!
Atatürk'ün "Polis, asker kadar
disiplinli, bir hukukçu kadar hukuk
insanı, bir anne kadar şefkatli olmalıdır.
Polis yasa insanıdır; görevini yaparken
serbest bırakılmalıdır." dediği
evlatlarımız!
Her biriniz, her birimizin,
can parçaları.
Kiminiz evladımız; kiminizle kim bilir,
belki de aynı ana-babadanız.
Aynı çanaktan beslenip, belki aynı çatı
altındanız, kim bilir!
Kiminizle mahalleli ya da kiminizle de
aynı sokaktanız.
Ya kırsaldan ya da varoştanız; kim bilir
belki hısım-akrabayız.
Kim bilir babanız-annenizle yakın
arkadaş, meslektaşız.
Kiminizle kardeşçe arkadaş;
kiminizle de nasıl da sırdaşız!
Oğlumuz-kızımızdan tanışız, neden
olmasın?
Aynı sınıfta sırt sırta yan yana, aynı
sıralardan “kanka”sınız!
Yüzleriniz hiç yabancı değil; evet,
bir yerlerden aşinayız.
Velhasıl siz “yabancı” değil,
bir başkası da olamazsınız.
Polis evlatlarımız, ah!
“Polis Haftası” içindeyiz.
Zaten uzağımızda değil, ayrı gayrı da
hiç değiliz; belki öyle gösterilmekteyiz.
Siz her yerde, en öndesiniz; çünkü iş, aş
ve ekmek parasıdır, “yaşam kavgası”dır
işiniz.
Bunca emek ve meşakkatle, siz birer
kamu, emekçisisiniz; 7/24 ile emirlere
amadesiniz.
Bu çalışma koşulları içinde, bedenleriniz,
ruhunuz birlikte vicdanlarınız da elbet
örselenmekte; en iyi sizler bilmektesiniz.
Ne “bir çift sözünüz” olur; ne şikayet;
ne de siteminiz!
İki dudak arasıdır geleceğiniz; delikanlılık
gençliğiniz ve insan kimliğiniz, kişiliğiniz!
Sır değil ki “Ah, bitse de şu iş, eve gitsek,
uyusak” dediğiniz!
Sevgiliyi, eşi hele bir görmek; çocukla
birlikte, olma isteğiniz?
7-24 saat, kesintisiz çektiğiniz, tanıklık
ettiğiniz o ağır ve acı, nice manzaraların
sorumlusu ve günah keçisi gibi tutulup
en başta, en önce gösterilişiniz.
Sanki “bin saattir uykusuzca” çalışmış da
halen ayakta gibisiniz!
Bazan çökerek bir sandalyeye sanki
bıraksalar öylece uyuyacaksınız!
Kim bilir hangi can arkadaşınızın
“Şehitliği” ile sarsılmaktasınız?
Bitip tükenmez sorunlarınız, demokratik,
özlük haklarınız, iş koşullarınız ve
zorluklarınız, 3 bin 600 ek gösterge
hakkınız?
Yasalar “günde tek seferde 8 saat;
haftada 40 saat çalışır” yazıyormuş!
İtiraza kalkılsa da sonuç ya katlan;
ya da “al başını git” oluyormuş!
Herkes de kendi derdiyle baş başa
kalıyormuş!
Polis evlatlar! Ah!
Onca yaşananlarla o stres, gerginlik
anlarında cezalandırmaktan, infazdan;
esirge kendini, duygularından.
Farkın kalmasın hiç evlatlarımızdan;
düşünme ayrı kendini onlardan.
Esirge ki şefkat aksın sana doğru da aynı
vicdanlardan.
Merhamet hiç eksilmesin maneviyatınızdan.
Polislerimiz!
Polis kardeşlerimiz, ah!
Farkındasın, bilirsin ki; hiçbir emir,
hukukun ve vicdanının üstünde değildir.
Her ne gerekçen olursa olsun, vicdanınla kal;
o, yok, değildir.
Aramıza döneceğin zaman gelip de çattığında;
vicdanının peşini
bırakmayacağı, bir sır değildir.
En son emir makamı vicdanlarınız olsun;
son hesap yeri de içinizde, uzaklarda da
değildir, yine hep aynı yer olsun.
Ruhunuz şefkat, iyilik, güzellik dolsun.
Huzur ve mutluluk sizinle de olsun...
10 Nisan'ı kapsayan haftanız,
gününüz kutlu olsun.
YAVUZ CEMİL YAVUZ