TAŞRADAKİ “KASABA SİYASETİ!”
“Taşra” sözcüğü,
eskilerden kalmadır.
Ülkenin başkentinin
dışında kalan yerlere,
“taşra” denilirken, bugün
“yerel” sözü kullanılmakta.
“Taşra” sözcüğü, merkezden
çok yönlü uzaklığı hatta çeşitli
olanaklardan yoksun olmayı da
anlatmakta.
Biraz da yetersizliği, eksikliği,
geriliği de yansıtmakta.
“Taşralılık” ayrıca görgü,
bilgi ve kavrayış yönünden,
hem çoraklığı, hem kısırlığı,
hem de darlığı barındırmakta.
Bugün “taşralılık” vizyonsuzluk,
bütünü görememe; derinliksiz,
sığ, geniş olamama, dar bakma,
bütünü parçaya feda edebilme,
küçük, anlık çıkar hesapları ile
davranma gibisinden tutumları,
olaylara-durumlara kurnazlıkla
yaklaşmayı tanımlamak için
kullanılmakta.
“Taşra”da herkes birbirileriyle,
her zaman yüz göz olduğundan,
değer verme ve değerli bulma
konusu, çok kolay aşınmakta.
Her gün görüp yüz göz olunan
kişinin var olan yetenekleri ve
yeterlilikleri, özgün nitelikleri,
yararlanılabilecek özellikleri,
kolaylıkla örselenebilmekte;
görmezden gelinebilmekte.
İpe sapa gelmez ve sıradan,
enti püften kimi noktalar,
yerelde topa tutmak için,
yeterli görülebilmekte!
Taşrada şahsiyet yapılır.
Araba, atın önüne konulup,
her şey kişisel yaklaşımlarla
değerlendirilerek, toplumsal
yarar ötelenebilmekte.
Kişisel öncelikler, her türlü
toplum çıkarının önüne
geçebilmekte.
Parçalar kolayca bütüne
feda edilebilmekte.
Saygı ve saygınlık yerini,
kafakola terk edebilmekte.
Hesaba almama, kuyusunu
kazma en yaygın yaklaşım
olarak sürdürülebilmekte.
Bu siyaset tarzı için neden
“kasaba politikacılığı”
denildiği çok kolayca
anlaşılabilmekte!
Bir de yanı sıra,
“siyaset esnaflığı”
bile denilmekte!
“Taşra” siyasetinde düşünceler,
ilkeler yerine, günlük hatta anlık
ilişkiler çok şeyi etkileyebilmekte.
Anlık, sıradan vb kimi ilişkiler bile
çok şeyi belirleyici olabilmekte.
Nitelikli, kaliteli nice şahsiyet;
sıradan hasetlik, kıskançlık ve
çekememezliklere kolayca
kurban edilebilmekte.
“Taşra” siyasetlerinde,
kimin, neden kiminle
olduğu; kim, kime neden
karşı; kimin neden yanında
olduğu pek bilinememekte.
Küçücük çıkarlar, kaprisler,
derhal öne geçebilmekte.
Çapsızlık çok kolayca
prim yapabilmekte.
“Kalite kontrol”
terk edilmekte.
Taşra siyasetinde,
bir kısır döngü ki,
başı döndürmekte!
Nitelikli olanlara önce
içerden ateş edilmekte;
itibarlar iğdiş edilmekte.
Hep bir “kafadarlar grubu”
her nasılsa bir araya gelmekte;
vasat özellik, esas olabilmekte.
Bu durum böyle sürüp gitmekte.
Bu “taşra” siyaseti öyle bir şey ki;
değeri görmemek için direnmekte.
Büyüsü bozulup eskiyinceye kadar,
uzaktan gelene sahte öncelik verilip;
önüne de kırmızı halılar serilmekte!
Kısa vadeli sonuç peşinde olanlar,
bir anda şöhret ilan edilebilmekte!
Nitelikliler ise gürültüye gitmekte!
“Taşra”nın siyaset değirmeninde
çark, işte hep böyle dönmekte.
Arslan, kediye hep ezdirilmekte!
İşte böyle!
Taşradaki tarz-ı siyasete,
bu ve benzeri nedenlerle
“kasaba politikacılığı!”
“siyaset esnaflığı” da
denilmekte.
Taşrada tarzı siyaset,
işte böyle arz-ı endam
eylemekte!
Böyle sürüp gitmekte!
Durum vaziyeti şimdilik,
böyle ifade edilebilmekte!
YAVUZ CEMİL YAVUZ