- Anasayfa
- Yavuz Cemil Yavuz
Medyada Kadına yönelik “Şiddet ve Cinayet”

Kadına yönelik cinayetler, herhangi bir
erkek tarafından “sırf kadın olduğu için”
işlenen cinsiyetçi cinayetlerdir.
Siyasi iktidarlar da bu cinayetlerin
önlenmesi için gerekli politikaları
oluşturmak ve uygulanmakla;
cinayetleri işleyenlere kaşı da
yaptırımları yerine getirip,
kadını korumakla; cinayeti
“hazırlayan” ortama engel
olmak ve kadın korumakla;
toplumun tamamı da kadına
yönelik cinayetleri hazırlayan
koşullara karşı mücadele ile
yükümlüdür.
Medyada ise bu cinayetlere ilişkin
haberler, doğrudan olay odaklıdır.
Bunlar “üçüncü sayfalarda” yer alır.
Sunumları ise çoğunlukla, magazinel,
sansasyon odaklı hatta yer yer şiddetin,
cinayetin pornografisini yapar niteliktedir.
Kullanılan dil, bu cinayetlerinin öncelerini,
başta kamu gücü olmak üzere olayda ihmali
olanların sorumluluklarını yok saymakta,
çoğu kez de cinayeti “haklı” gösterecek
bir özellik sergilemektedir.
Medyanın kadına yönelik cinayetleri
verirken, erkek egemen kültürden
beslenerek yansıtması, cinayetlerin
öncesine ilişkin alınmaması gereken
önlemlerin alınmadığını da görmesi
gerekmektedir.
Haber dilinin, cinayete yaklaşımının,
kadından yana olması gerekir.
Kadına yönelik cinayetlerinin herhangi
bir adli olay olarak verilmemesi gerekir.
“Bu olay, kadına yönelik bir cinayettir”
denilmesine vurgu yapılmalıdır.
Kadın cinayetlerinin ‘üçüncü sayfa’da
değil, toplumsal ve siyasal bir sorun
olarak gazetelerin birinci sayfasında
veya politika-yaşam sayfalarında
yer alması gerekir.
Televizyon haber bültenlerinde de
kadına yönelik tüm cinayetlerinin
görünürlüklerinin artması için
kapladıkları alana, süreye ve
sıraya da dikkat edilmelidir.
Sunuşlarda söylenti, yakıştırma ve
kalıp yargılardan uzak durulmalıdır.
Cinayetin sorumlusu olarak cinnet
iflas, psikolojik sorun vb kolaycılığa
başvurmak yerine gerçek sorumlular
bulunarak yansıtılmalıdır.
Devletin kadını yeterli koruyamaması ve
toplumsal cinsiyet eşitsizliği, gelenekler,
aile vb haberlerde yer almalıdır.
Sansasyon ve pornografiden kaçınılmalı,
haber metni duygusallaştırma öğeleri
ile anlatılmamalıdır.
Magazinel, çekici, heyecanlı üslubun
sorunlu olduğu unutulmamalıdır.
Kadın değil, katil teşhir edilmelidir.
Öldürülen kadının teşhiri yerine zanlı,
zihniyeti teşhir edilmeli, kadının da
spekülatif anlamlar yüklenen
fotoğrafları kullanılmamalıdır.
Şiddeti sıradanlaştıran olay yeri
fotoğraflarına yer verilmemelidir.
Haber, failin ifadelerine dayanmamalı,
failin söylemleriyle yazılmamalı, manşet
onun ifadeleri ile çıkarılmamalıdır.
Kadın, öldürülmüş olduğundan, katilin
iddialarını çürütecek durumda değildir.
Cinayet, failin ya da öldürülen kadının
yaşam tarzıyla meşrulaştırılamaz.
Failin mesleği, yaşam tarzı, ilişkileri ve
davranışları, cinayet nedenini sıradan
durumlarla meşrulaştıracak biçimde
kolaycı bir üslupla verilmemelidir.
Öldürülen kadının mesleği, yaşamı,
sosyal ilişkileri veya davranışları da
spekülatif yargılara yol açabilecek
şekilde verilmemelidir.
Hiçbir meslek, davranış, yaşam tarzı da,
kadının bir erkek tarafından öldürülme
bahanesi veya gerekçesi olamaz.
Medyada kadınları daha da güçlendirecek
örnekler seçilmelidir
Kadına yönelik bütün cinayetler,
“cinayetin ötesinde” haberleştirilmeli,
toplumsal-siyasal bir olgu olarak kadın
cinayetlerine karşı acil önlemler alınması
temelinde verilmelidir.
Kadına yönelik cinayetlerle ilgili olumlu
yargı kararları öne çıkarılmalı, olumsuz
kararlar ise mutlaka “talep edilen”,
“olması gereken”le haberleştirilmelidir.
Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerle
mücadelede kadınları güçlendirici örnekler
tercih edilmeli; şiddetten ve de öldürme
tehdidinden kurtulmuş olan kadınların
hikayeleri, kadınlar arası dayanışma ve
bu alanda yürütülen mücadelelere
yer verilmelidir.
YAVUZ CEMİL YAVUZ