ATATÜRK’ÜN, TARİHİ BALIKESİR HUTBESİ
Tarih, bundan tam 90 yıl öncedir.
Bilenlere sevgi, bilmeyenlere bilgi,
bilmezden gelenlere de sitemdir.
Tarih 6 Şubat 1923.
M. Kemal, Balıkesir’dedir.
O gece Balıkesir’de kalır;
7 Şubat günü öğleyin de,
Zağanos Paşa Camii’nde
bir mevlide katılır.
Mevlid sonunda minbere çıkar;
tarihe “Balıkesir Hutbesi” olarak
geçen o ünlü konuşmasını yapar:
"Ey Millet!
Allah birdir ve büyüktür.
Sevgisi ve iyiliği üzerimize olsun.
Sevgili Peygamberimiz, Cenabı Hak
Tarafından, insanlara dini gerçekleri
duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir.
Dinimiz en son, en mükemmel dindir.
Çünkü akla-mantığa ve gerçeğe
tamamen uygundur.
Arkadaşlar;
Hazreti Peygamber´in mübarek
yolunda bulunduğumuz bu dakikada,
milletimizin bugününe, geleceğine ait
konuları milletimizle görüşmek için
burada Allah’ın huzurundayız.
Bana bunu sağlayan, Balıkesir´in
dindar ve kahraman insanlarıdır.
Bundan dolayı çok memnunum.
Büyük sevap kazanacağımı
ümit ederim.
Efendiler!
Burada din ve dünya için,
geleceğimiz ve bağımsızlığımız için,
özellikle egemenliğimiz için neler
düşündüğümüzü ortaya koyalım.
Ben burada, yalnızca ve sadece
kendi düşüncemi söylemekle
yetinerek kalmak istemem.
Sizlerin de ne düşündüğünü
anlamak, bilmek isterim.
Milli amaçlar, milli irade yalnızca
tek bir kişinin düşünmesinden değil,
milletin bütün kişilerinin arzularının,
emellerinin sonuçlarından oluşur.
Sizlerin de benden ne öğrenmek,
bana ne sormak istiyorsanız
serbestçe sormanızı isterim.
Efendiler!
Hutbe topluma hitap etmek,
yani topluma seslenmek demektir.
Hutbenin anlamı budur.
Hutbeden başka anlamlar
çıkarılmamalıdır.
Hutbeyi söyleyene yani
seslenene hatip denir.
Söylediği de hutbedir.
Biliyoruz ki, Peygamber’imizin
hutbelerinde söyledikleri, o günkü
sorunlar ve sosyal konularıdır.
Halkı aydınlatmak ve doğru yolu
göstermek için milletin lideri olan
kişinin, halka doğruyu söylemesi,
halkı dinlemesi ve halkı
aldatmaması şarttır.
Halkı, genel durum hakkında
bilgilendirmek çok çok önemlidir.
Çünkü, her şey açıkça söylendiği
zaman halkın zihni, faaliyet halinde
bulunacak, iyi-doğru şeyleri yapacak
ve milletin zararına olan şeyleri
reddederek,şunun veya bunun
arkasından gitmeyecektir.
Ancak geçmişte millete ait olan
işleri milletten hep gizli yaptılar.
Hutbelerin, halkın anlayamayacağı
bir dilde yapılması, halkı halife ve
padişah sıfatını taşıyan despotların
arkasından köle gibi gitmeye
mecbur etmek içindir.
Oysa hutbede verilmesinde amaç,
halkın aydınlatılması ve de ona yol
gösterilmesinden başka şey değildir.
Burada söylenenlerin bilimin-fennin
gerçeklerine ve günün gereklerine
uygun ve Türkçe olması gerekir.
Aksi takdirde de halka yönelik,
yanlış ifadeler kullanılmış olur…”
Hoş gelişlerin ola,
Mustafa Kemal Paşa!
Adın yazılıdır, toprağa da taşa da…
YAVUZ CEMİL YAVUZ