Namaz Vakitleri
Görüntülenen Şehir:   Loading
Puan Durumu Loading
Gazeteler
  • Akşam Gazetesi
  • Bir Gün Gazetesi
  • Bugün Gazetesi
  • Cumhuriyet Gazetesi
  • Dünya Gazetesi
  • Fanatik Gazetesi
  • Fotomaç Gazetesi
  • Güneş Gazetesi
  • Haber Türk Gazetesi
  • Hürriyet Gazetesi
  • Millî Gazete
  • Milliyet Gazetesi
  • Posta Gazetesi
  • Radikal Gazetesi
  • Sabah Gazetesi
  • Sözcü Gazetesi
  • Star Gazetesi
  • Takvim Gazetesi
  • Taraf Gazetesi
  • Türkiye Gazetesi
  • Vatan Gazetesi
  • Yeni Akit Gazetesi
  • Yeni Asta Gazetesi
  • Yeni Şafak Gazetesi
  • Zaman Gazetesi

“BİR DÜŞ YAŞAMI”

Bu haber 376 kere okunmuş. 24/01/2023

Rokalar, marullar, tereler, saksıda soğanlar baya büyüdüler. Artık yeşilliksiz kalmam. İki buçuk ay olmuş ekeli, biraz sık olunca marullar gelişemedi, kökleri çürüme yaptı, boya kalktılar. Hem biraz seyrelip aşılama yaptım hem de dış yapraklarından topladım. Üzerlerine odun külü serptim. Amaç salyangoz kardeşlerin biraz bana da bırakmalarını sağlamak. Marulların sıklığı onların sağlıklı gelişimini, sağlam kök salmasını, büyümesini, kaliteli olmalarını engellemişti. Bütün bunları yaparken aslında biz insanların hatta bütün canlı varlıklar için geçerli bir kural yaşam alanın gerektiği kadar rahat olmasının kaçınılmazlığını düşündürdü bana. Yoksa kalitesiz bir yaşam içerisinde yarım yamalak var olmakla olmamak arasında bir hayat sürmekten öteye gidilemez. Düşünsenize on adet fidanı bir araya dikiyorsun. Birbirini iten kakan gücü yetenin diğerini ezdiği verimsiz bir ağaç topluluğu olmaz mıydı? Bunu biz insanlar kendi hayatımıza indirgediğimiz de görüyoruz ki Büyükşehirler, şehirler, mahalleler, köyler ve nihayetinde toprak olarak düşündüğümüz de en nefes alınabilir yerler olarak köyler karşımıza çıkıyor. Çünkü canlılar yaratılışları gereği doğayla uyumlu olarak yaratılmışlardır. Ama biz insan toplulukları kolaylık, teknoloji, ulaşım, eğitim, hastane vs, hayatımızı cehenneme çeviren adına da karın doyurmak, para kazanmak rahat yaşam, medeniyet gibi uydurma sıfatlar takarak kendimizi avutmaya ve bu yaşamı, normalleştirmeye çaba harcıyoruz. Özellikle plansızlığın getirdiği yanlışlar herkesi kendi yerinde, yöresinde tutmaya yetmeyip, emeğini, yaşamlarını, geleceklerini, topraklarını en önemlisi de sağlıklı gıdalarını, kaliteli nefes alma yollarını bir sigortalı işe satmak için şehirlere akın etmişler, ediyorlar. Oysa sosyal sistemler emeği satın alanlar tarafından değil de emek verenler tarafından tesis edilseler çok istense de, çok zorlasan da işleri bu noktaya getiremezsin. Çünkü o zaman göç zorunlu değil keyfiyete bağlı kalacak. Üretebildiğin her şeyini üretsen kazandığın parayı nereye harcayacaksın? Toprağında zaten bir evinde olacağı için ev alman, arsa alman, kira ödemek için para kazanman da gerekmeyecek. Havan temiz, suyun temiz, gıdan temiz olduğu için büyük hastaneye de ihtiyacın olmayacak. Eğer sen eğitim için çocuğunu alıp büyükşehirlere gitmezsen, doğadan daha büyük, daha gelişmiş mükemmel bir okulda eğitimi sana getirecekler. Bütün bunlar olduğunda kaliteli, eğitimli, ne istediğini bilen, üretken mutlu bireyler yetişecek ve yaşayacak. Dileğim odur ki artık ülkeleri silahlardan, savaşlardan, sömürüden beslenenler, dünya üzerinde var olan zenginlikleri zorbalıkla gasp edenler değil, insanca paylaşarak, yardımlaşarak yaratılmış bütün zenginliklerin her zerresinde yaratılmış bütün canlıların hakkı olduğunu bilenler ve eşit pay etmeyi benimseyenler yönetsin. Tabi ki bunu başarmak biz kişilerin, halkların, -milletlerin elinde. Maalesef şu an öyle bir dünya yok diyeceğim. Çünkü öyle bir dünya vardı. Ama biz o dünyayı yok ettik. İstesek belki bin yıllardır başarılamamış olanı başarırız. Ben şuraya yazdım. Bu düzenin değiştiğini görmeye ömrüm vefa etmez ama gelecek nesiller için akıllarda bir soru işareti oluşturabilirsem ne mutlu bana.

Imsulã

FATMA AKER

YorumlarBu habere hiç yorum yapılmamış     'İLK YORUMU SEN YAP'

Adınız Soyadınız:

E-Postanız:

Yorumunuz:

8 + 1 = ?