Namaz Vakitleri
Görüntülenen Şehir:   Loading
Puan Durumu Loading
Gazeteler
  • Akşam Gazetesi
  • Bir Gün Gazetesi
  • Bugün Gazetesi
  • Cumhuriyet Gazetesi
  • Dünya Gazetesi
  • Fanatik Gazetesi
  • Fotomaç Gazetesi
  • Güneş Gazetesi
  • Haber Türk Gazetesi
  • Hürriyet Gazetesi
  • Millî Gazete
  • Milliyet Gazetesi
  • Posta Gazetesi
  • Radikal Gazetesi
  • Sabah Gazetesi
  • Sözcü Gazetesi
  • Star Gazetesi
  • Takvim Gazetesi
  • Taraf Gazetesi
  • Türkiye Gazetesi
  • Vatan Gazetesi
  • Yeni Akit Gazetesi
  • Yeni Asta Gazetesi
  • Yeni Şafak Gazetesi
  • Zaman Gazetesi

Edremit İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Hazırladığı Törenlerle Mehmet Akif’i Andı

Bu haber 509 kere okunmuş. 27.12.2021 Pazartesi 07:51

İstiklal Marşı’nın kabulünün 100. Yılı olması münasebetiyle 2021 yılı Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın imzasıyla “Mehmet Akif ve İstiklal Marşı Yılı” olarak kabul edilmişti. Mehmet Akif’in doğum ve ölüm tarihlerine denk gelen 20-27 Aralık Haftası ise her yıl Mehmet Akif Ersoy’u Anma Haftası olarak Millî Eğitim Bakanlığınca yâd edilmektedir. Bu kapsamda hazırlanan törenlerle Mehmet Akif Edremit ilçemizde hatırlandı, genç nesillere anlatıldı. Edremit İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden konuyla ilgili olarak yapılan basın açıklamasında şöyle denildi: Şehit Tümgeneral Aydoğan Aydın Ortaokulunca hazırlanan törende konuşan Yakup Özbek, İstiklal Şairimizin Türk milletinin nazarındaki önemini şu sözlerle öğrencilerimizle paylaştı: “İstiklal şairimiz Mehmet Akif, 20 Aralık 1873’te dünyaya gözlerini açmış ve 27 Aralık 1936’da hayatı boyunca sürekli andığı, Yunis misali aşığı olduğu Cenab-ı Allah’a kavuşmuştu. Onun cihana gelmesi de bu fani dünyadan ebedi âleme irtihal etmesi de kış mevsimiydi. Cihan İmparatorluğu Osmanlı’nın yıkılışına da tanıklık etti, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna da… Bütün ömrü zulümle mücadele ile geçti. İbret almasını bilene Akif’in hayatından çıkarılacak dersler çoktur. O hak bildiği yolda sırat-ı müstakim üzerine yürüdü. Hiçbir zaman ne mala ne de makama menfaati için meyletmedi. Dostayevski bir mülakatından der ki: “Hepimiz Gogol’un paltosundan çıktık.” Bu sözüyle Dostayevski, Gogol’un Palto eserinin Rus edebiyatını ne denli etkilediğini, dönüştürdüğünü ifade etmiştir. Aynı teşbihten hareketle şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bizler de Akif’in Safahat’ından çıktık. Akif’in esarete, zulme başkaldıran o hali, bizleri bu denli yüksek bir tesirle etkilemiştir ki özümüzle, benliğimizle istiklale meftun, zulme hasım olmuşuzdur. Onun eserleri, bilhassa Cuma vaazlarındaki ifadeleri cephede askerlerimizce defalarca okunmuştur. Mehmetçik; Türk milletinin esarete başkaldıran ruhunu Akif sayesinde içselleştirmiş, her şartta istiklal için mücadele edeceğini onun sayesinde özümsemiştir. Azerbaycan ve Türk dünyasının büyük şairi Bahtiyar Vahapzade, İstiklal Marşı’nın yazılış sürecine ilişkin Akif ile ilgili şöyle bir değerlendirmede bulunmuştur: “Ben inanmırem kalem ile yazdığına, birisi mutlak onun gulağına söyledi.” İşte Akif o denli bir ilahi üsluba erişmişti ki insanlar bu denli tesirli bir söyleve ancak kutsi bir yardım ile erişilebileceğine inanmışlardı. İstiklal Marşı, bu yönüyle binlerce yıllık inancımızın ve Türk tarihinin süzülen dizeleriydi. İşte bu inancın şairi ancak; yaşamıyla bizlere “Gerçek bir Müslüman nasıl olunur?” sorusuna cevap veren Mehmet Akif olabilirdi. Ömrü Allah yolunda hizmetle geçen, Süleyman Nazif’in tabiriyle “Cihanın en büyük şairi” olan Akif, o tarihlerde İslam yolunda ayakta kalan ve küffarla mücadele eden tek devletin Osmanlı Devleti olduğunu görüyordu. Osmanlı da biterse Mülk-i İslam tamamen küffar tarafından teslim alınacaktı. İşte Mehmetçiğin omzunda bu denli ağır bir yük bulunmaktaydı. Bu yüzden Akif, Çanakkale’de savaşan Mehmetçiği Sahabe-i Kiram’a, Bedr’in aslanlarına denk görmekteydi. Akif gibi büyük bir İslam mütefekkiri için bu ifadeyi kullanmanın ne denli ağır geldiğini sizlerin tahayyülüne bırakıyorum. Bu noktada Yahya Kemal’in de şu dizelerine dikkatinizi çekmek istiyorum: Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi. Senin uğrunda ölen ordu budur yâ Rabbi. Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın, Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın. Allah’a hamd olsun ki İslam’ın son ordusu İslam yurdunu küffara teslim etmedi. Bu vesileyle Şair-i Azam Yahya Kemal’i de rahmet ve minnetle anıyorum. İşte Akif eserlerini bu denli derinlikle kaleme alan büyük bir Türk münevveriydi. Akif, hayatı süresince kendi rahatını bir tarafa bırakıp hep mazlumlar için mücadele etmişti. Her dönemde gücü elinde tutanlara karşı mazlumların safında yer almıştı. Ömrü bu uğurda acılarla geçen Akif’in cenazesi onun bu davasına uygun olarak üniversite öğrencileri tarafından kaldırıldı. Akif’in siroz hastalığının arttığı dönemde kaleme aldığı şu dizelere dikkatinizi çekmek isterim: “Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince heyhat, Günler şu heyulayı da, er geç, silecektir. Rahmetle anılmak, ebediyet budur amma, Sessiz yaşadım, kim beni, nerden bilecektir?” Türk şiirinin büyük kalemi Akif, ölüm vakti geldiğinde unutulmaktan endişe etmiştir. Milletin kalbindeki yerinden mütevazı bir yaşam sürdüğü için bihaberdi. Oysa uğruna büyük acılar çektiği büyük Türk milleti Akif’i asırlar geçse de asla unutmayacaktır. Hatıraların yâdımızdadır. Ey Türk milletinin kahraman şairi, seni unutmak mümkün mü? Yeis’in boşunadır. Senin teşbihinle bu millet bu Harim-i Namusunu müdafaa ettikçe seni yâd edeceğiz, gelecek nesillere anlatacağız, anılarını yaşatacağız. Ruhun şad olsun Akif, kabrin nur, mekânın cennet olsun.” Haber: Huriye AY

YorumlarBu habere hiç yorum yapılmamış     'İLK YORUMU SEN YAP'

Adınız Soyadınız:

E-Postanız:

Yorumunuz:

8 + 7 = ?