Namaz Vakitleri
Görüntülenen Şehir:   Loading
Puan Durumu Loading
Gazeteler
  • Akşam Gazetesi
  • Bir Gün Gazetesi
  • Bugün Gazetesi
  • Cumhuriyet Gazetesi
  • Dünya Gazetesi
  • Fanatik Gazetesi
  • Fotomaç Gazetesi
  • Güneş Gazetesi
  • Haber Türk Gazetesi
  • Hürriyet Gazetesi
  • Millî Gazete
  • Milliyet Gazetesi
  • Posta Gazetesi
  • Radikal Gazetesi
  • Sabah Gazetesi
  • Sözcü Gazetesi
  • Star Gazetesi
  • Takvim Gazetesi
  • Taraf Gazetesi
  • Türkiye Gazetesi
  • Vatan Gazetesi
  • Yeni Akit Gazetesi
  • Yeni Asta Gazetesi
  • Yeni Şafak Gazetesi
  • Zaman Gazetesi

BAŞKAN PINAR, İSRAİLLE NORMALLEŞEN FİLİSTİNLE ANORMALLEŞİYORDUR!

Bu haber 473 kere okunmuş. 27.04.2022 Çarsamba 01:50

Edremit Saadet Partisi ilçe başkanı Ahmet Pınar gündeme dair basın açıklamasında bulundu. Edremit Saadet Partisi ilçe başkanı Ahmet Pınar yaptığı basın açıklamasında, “Kıymetli hemşerilerim Artık Ramazan-ı Şerif'in son günlerini idrak ediyoruz. Allah huzur, bereket, sağlık ve afiyetle bu günleri tamamlamayı ve ardından da bayrama kavuşmayı bizlere nasip eylesin… “İsrail'in Alçakça Saldırıları” Yıllardır olduğu gibi bu Ramazan da maalesef, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’da terör devleti İsrail’in Müslümanlara yönelik şiddetine tanık olduk. İsrail, Müslümanların gözbebeği Mescid-i Aksa'ya ve oradaki Filistinli kardeşlerimize saldırılarının şiddetini artırdı. İsrail, bu saldırılarını özellikle İslam dünyası için bu özel günlerinde gerçekleştirerek tüm Müslümanlara gözdağı vermeye çalışıyor. Yani işgalciler, alçaklıklarına ve pervasızlıklarına her gün bir yenisini daha eklemeye devam ediyor.Düşünün ki, İsrail'i 1948 yılında haksız ve hukuksuz bir şekilde Birleşmiş Milletler kurdu ama İsrail bugüne kadar kendisini kuran BM'nin aldığı hiçbir karara uymadı. 1967 öncesi sınırlara dönüşünü öngören, BM Güvenlik Konseyi'nin 242 sayılı kararını ve daha nicesini tanımadı. "İşgal Devleti" İsrail BM'ye kayıtlı her ülke milli sınırlarını deklare etmek zorunda fakat İsrail, kuruluşundan başlamak üzere kesin sınırlarını belirlemedi... Çünkü sürekli genişleyen bir "işgal devleti" özelliğini korumak istedi ve buna devam ediyor. İsrail; hiçbir kutsala saygı göstermeyen, hukuka riayet etmeyen gözü dönmüş bir yapıdır. Çocukları ve kundaktaki emzikli bebekleri katlettiler; okulları, camileri ve yaralı taşıyan ambulansları dahi bombaladılar! Müdahale edilebilir hastalıklardan dolayı hastaneye ulaşması engellendiği için hayatını kaybeden Filistinliler oldu. İsrail; bu haliyle Siyonist lobilerinin gücüyle dünyaya varlığı konusunda baskı uygulamış, işgalci bir çeteden başka bir şey değildir. İsrail'e Daha Ne Kadar Sessiz Kalınacak? “Şimdi soruyorum!” -Şehirlerin üzerine fosfor bombaları yağdıran, Gazze'yi açık hapishaneye ve Nazi türü toplama kamplarına çeviren, mabedimizi kirli postallarıyla kirleten İsrail'e daha ne kadar sessiz kalınacak? -Kutsal mabetlerimizi kirli postallarıyla çiğneyen, ibadet eden Müslüman kardeşlerimizi coplayan, gaz bombası atan, mermi sıkan bu alçaklara sesimizi ne zaman çıkaracağız? -Ramazan'da değilse ne zaman derlenip, toparlanıp; kendimize geleceğiz? -Ne zaman iktidar ve para odaklı değil de; "hak, adalet ve ümmet merkezli", "Kudüs ve Mescid-i Aksa" odaklı bir bakış açısı ortaya koyacak iş başında bulunanlar? Altını kalın harflerle çizerek ifade ediyorum; bu pervasız saldırıların nedeni İsrail’in sahip olduğu güç ya da cesaret değil, kahrolarak söylüyorum, İslam dünyası yöneticilerinin içine düştüğü acziyettir! “Şimdi gördünüz mü normalleşeceğiz dediğiniz şebekeyi?” Şimdi anladınız mı yollarını bayraklarla donattığınız, atlarla nümayiş yapıp, kırmızı halılarla karşıladığınız İsrail'in anormalliğini? Bu saldırıların faili, geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetiyle gelip kanlı ayaklarıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde ağırlanan İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’tur! Ve bir kez daha tekrar ediyorum; İsrail'le normalleşen, Filistin'le ve mazlumlarla anormalleşiyordur! Rotanız Neden Gazze'den Tel Aviv'e Döndü? İslam âlemi ve tüm dünya için "sorunların anası" olan bu konu haricinde, diğer anormalliklerinizi bu hafta gündeme getirmeyeceğim... Mesela saraydaki iftar sofralarınızı, örtülü ödenekten yapılan harcamaların zirve yapmasını, "isteyen herkese iş var" açıklamalarınızı, "kriz var ama sorumlusu biz değiliz" kabilinden gülünç değerlendirmelerinizi gündemimize dahi almayacağım. Enflasyon açıklamayı suç saymaya kalkışmanıza dair de bir şey söylemiyorum; enflasyonu en iyi milletimiz hesaplıyor zaten hem de her gün kuruş kuruş, lira lira!Fakat şu soruların cevabını verin; -Adeta kitlesel zulme uğrayan Filistinlileri her şekliyle yanında olmak varken, İsrail'in alçakça saldırılarına "müdahale" ifadesini kullanmak nasıl bir savrulmuşluktur? -Büyük Ortadoğu Projesi ya da daha doğru ifadesiyle Büyük İsrail Projesi için geçmişte yaptığınız yanlışların sonuçlarını bunca acıya rağmen hala anlayamadınız mı? -Bir türlü gerçekleştiremediğiniz Gazze ziyaretinizin rotası ne oldu da yeniden Tel Aviv'e döndü? “Son 20 Yılda Her Ne Olduysa Ak Parti İktidardayken Oldu” Bunlara cevap veremeyenler, şimdi çıkmış Suriye'de olup bitenlerde Ak Parti iktidarının büyük sorumluluğunu ifade eden Genel Başkanımıza cevap yetiştirmeye çalışıyorlar. İş başına geldiği günden bugüne Irak, Afganistan, Suriye, Libya, Tunus, Mısır, Doğu Türkistan, Filistin ve daha onlarcasında ya zulme sessiz kalanlar ya da ortak olanlar kendilerini gözden geçirmelidirler. Hani Şair diyor ya; "Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar..." Evet, her şey biz yaşarken oldu, dahası son 20 yılda yaşanan ne varsa siz iktidardayken oldu; belki de daha vahimi siz iktidardasınız diye oldu! Bir başka açıdan ifade edersek de; biz iktidarda değiliz diye oldu! Düşünebiliyor musunuz; Milli Görüş, Saadet Partisi 20 yıl iktidarda olacak da İsrail böylesine fütursuzca hareket edebilecek; mümkün mü? Saadet Partisine sataşarak, iftira ve hakaret ederek oy devşirmeye çalışanlara sesleniyorum; öncelikle Erbakan Hoca hayattaydı ve bizler de Allah'a hamdolsun, her daim yanındaydık... Ama sizi son 20 yıl Hocamızın yanında hiç görmedik.. Bu işin bir tarafı... Erbakan Hocamız 20 yıl tek başına iktidarda olacak da İsrail, böyle hiç olmadığı kadar rahat bir dönemi yaşayacak? Mümkün mü bu? Bırakın artık Erbakan Hocamızı istismar etmeyi. Onu "Abdülhamid Han'ın yalnızlığına" terk etmeye yeltenenler sizlerdiniz. Çok şükür ki bizler onun hayatının her aşamasında yanında olduk. Onu yalnız bırakmadık. İdeallerini hayata geçirmenin mücadelesini verdik, vermeye devam ediyoruz. İsrail'e Karşı Somut, Caydırıcı ve Kalıcı Adımlar Atılmalıdır -Sahip olduğumuz imkânları birbirimizi yok etmek için değil, birbirimizi desteklemek için kullanmalıyız. -Coğrafyamız üzerinde oynanan sömürgeleştirme politikalarına ve entrikalara karşı ortak stratejiler üretmeliyiz. -İslam İşbirliği Teşkilatı’na sorumluluklarını yeniden hatırlatmalıyız. D-8 gibi savaşı değil, barışı, çatışmayı değil diyaloğu esas alan kuruluşlara gereken önemi vermeliyiz. -Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır; her türlü şahsi, etnik, mezhepsel veya bölgesel ihtirasları bir kenara bırakmalıyız. -Büyük Ortadoğu Projesi’nin coğrafyalarımıza döşediği fay hatlarına engel olmalıyız. Farklılarımızın düşmanlık sebebi olmadığı aksine zenginlik vesilesi olduğu bir anlayışı hayata geçirmeliyiz. Mescid-i Aksa'da bombalar patlarken, silahlar ateşlenir, Müslümanlar ibadet ederken coplanırken; bizlerin öncelikli gündemi başka ne olabilir? Başta Türkiye'de iktidarda bulunanlara ve İslam âleminin yöneticilerine ve tüm dünya kamuoyuna çağrımızı tekrarlıyoruz; Filistin özgür olmadan, dünya huzur ve barışa kavuşamaz, öyleyse İsrail'e karşı harekete geçin, somut, caydırıcı ve kalıcı adımları atın. Saygılarımla Allah'a emanet olun..."

YorumlarBu habere hiç yorum yapılmamış     'İLK YORUMU SEN YAP'

Adınız Soyadınız:

E-Postanız:

Yorumunuz:

5 + 9 = ?