Bu haber 537 kere okunmuş. 21.11.2017 Salı 14:41

Paylaş Tweetle Paylaş Yorum Yap

Gazetemiz Köşe Yazarı-Fotoğraf Koçu Haşmet Demirbil, Sanatçı Funda Zektaş ile okuyucularımız için bir röportaj gerçekleştirdi. HAŞMET DEMİRBİL: Sayın Zektaş; Doğada yürüyüş guruplarının ve Devlet memurluk günlerinizde Edremit körfezinde sevilen ve tanınan bir kimliksiniz. Fakat yinede okuyucularımıza bir tanıtım düşünüyor musunuz. Bu tutku sizde meslek haline gelmiş konumda biraz açıklar mısınız.? FUNDA ZEKTAŞ: Sanatta kişinin geçmişi değil de bence bulunduğu zaman dilimindeki eserleri ve coşkusu tanımlanmalıdır. Doğayı bende bu kadar çekici kılan,bakmakla görmek arasındaki farklılığı hafta sonu gezi guruplarınla Kaz dağını keşfederken içimdeki sanatçı, çocuk beni doğa objelerini biblo tasarımlarına yönlendirdi. İnsanların neleri güzel buldukları, kişisel deneyimleri, gezilerindeki incelemeleri, kültürleri ve eğilimleri belirler. Yağmurdan sonraki gün batımları, bulutların valsı, deniz dalgaların coşkusu, asırlık bir zeytin ağacı, kuş cıvıltıları, çiçekler, Mavinin yeşile dayandığı Edremit körfezimiz bir çoğumuzu, özellikle birde emeklilik günlerimiz ise kesinlikle sanat girdabına yönlendirir. Ressam tuvaline boyaları ile vals yaparken, Fotoğrafçı gördüklerini deklanşöre basma yarışıyla dostlarıyla paylaşır. Benimse doğada fark edilmeden yanından geçilen dal veya gövde, kök parçaları cezp etmeye başladı. Bir müddet onları toplayarak evimde ışıklı biblolar haline getirmeye başladım. HAŞMET DEMİRBİL: Sayın Zektaş; Anladığım kadarıyla siz doğanın çığlığını duyarak, belli bir objeleri çürümek veya yakmak yerine evimize süs dönüşümüyle doğa sevgisi aşılamak gibi bir misyon yüklenmişiniz... FUNDA ZEKTAŞ: Bölgemizde hafta sonları örnek yürüyüş guruplarımız mevcut ve asla doğayı tahrip etmedikleri gibi, çöplerini de terk etmiyorlar. Fakat nedenini bir türlü çözemediğim Piknik gurupları ve özellikle araçlarından şişe gibi doğamızı kirletecek ürünleri atmalarını mantığım bir türlü kabul etmiyor. Bu acıdan hareket ederek doğa sevgisini değişik objeleri toplayarak saygın bir konuma getirmeyi evlerindeki baş köşede kullanacakları ışıklı bir anı eşyasına dönüştürmeyi ilke edindim. Bunun içinde aile bireylerimin desteği beni çok mutlu ediyor. HAŞMET DEMİRBİL: Sayın Zektaş; yıllardır birçok Erkek dostumun Ağaç ürünlerinden Heykel, Sehpa gibi uğraşlarını çok gördüm ama Kadın olarak ve ışıklandırma konusunu ilk kez sizinle yaşıyorum. Bu ayrıcalık dikkatinizi çekiyor mu.? FUNDA ZEKTAŞ: Bayan ve ışıklandırma konusunda ilk olduğumun farkındayım. Ama el sanatlarında özellikle Göçebe el sanatları Mehmet Ali Tuzlunun bir hayranıyım. Ben odunu yontarak şekillendirmekten daha çok, Doğanın kendi yarattığı mimari, estetik ürünleri, yıkamak, çürümeye mani olacak konumda ilaçlamak, verniklemek ve sonuçta ışıklandırma ile yaşama evlerimizde devam edecek konumda hazırlıyorum. Bence her otelde,evde,en güzel köşeleri bu doğa ürünleriyle süslemek, yavrularımıza doğa sevgisi aşılama aracı olarak kullanmak bir yaşam felsefemiz olmalıdır diye düşünüyorum. HAŞMET DEMİRBİL: Sayın Zektaş; konu doğa ve sanat olunca saatler bu sohbetimizi yinede özetleyemeyecek. Bu arada okuyucularımıza iletmek istediğiniz bir mesaj ile sohbetimizi sonlandırmayı uygun buluyorum ne dersiniz.? FUNDA ZEKTAŞ: Özellikle siyasi konular gündeminden, sanat gündemine yer veren Körfez STAR Gazetesi yöneticilerine minnettarım. Doğanın bizlere armağan oluşunu ve yavrularımıza iletmemiz gereken bir emanet olduğumuzu unutmayarak çöp konusunda duyarlı olalım lütfen. UNUTMAYALIMKİ ÖNCE DOĞA YAŞAR. DOĞANIN BİZE DEĞİL BİZİM DOĞAYA İHTİYACIMIZ VARDIR. BU NEDENLE TOPRAĞIMIZA SOLUDUĞUMUZ, HAVAMIZA,SUYUMUZA, KİRLETMEYEREK SAHİP ÇIKALIM. GÖRDÜĞÜNÜZ GİBİ FARK YARATMAK ÇOK KOLAY YETER Kİ, BAKMAKLA, GÖRMEK ÖZELLİKLERİMİZLE DOĞA SEVGİMİZİ YÜREĞİMİZDE HİSSEDELİM...