Çanakkale Basınının acı kaybı

Çanakkale’de İntepe mevkiinde 17 GZ 711 plakalı aracın ÅŸoförü direksiyon hakimiyeti kaybetmesi sonucunda araç takla atarak karşı ÅŸeride oradan da yol kenarında bulunan tarlaya düÅŸtü. Araç içerisinde Çanakkaleli Duayen Gazeteci Orhan Mutay'ın da olduÄŸu ve olay yerinde hayatını kaybettiÄŸi öÄŸrenildi.
Çanakkale yönünden İzmir istikametine doÄŸru yol alan Çanakkaleli Duayen Gazeteci Orhan Mutay’ın da içerisinde bulunduÄŸu, 17 GZ 711 plakalı otomobil, ÅŸoförü olan Mahir Binzet'in direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi sonucu takla attı. Takla atan otomobilin karşı ÅŸeride geçerek oradan da tarlaya yuvarlandığı öÄŸrenildi. Kazayı gören vatandaÅŸların haber vermesi üzerine polis ekibi 112 acil ekipleri ve itfaiye olay yerine geldi. Araç içerisinde sıkışan Mahir Binzet ve Gazeteci Orhan Mutay, itfaiyenin büyük çabası sonucu araçtan çıkarılırken; Acil Servis ekiplerinin tüm müdahalesine raÄŸmen Gazeteci Orhan Mutay’ın olay yerinde yaÅŸamını yitirdiÄŸi öÄŸrenildi. Araçtan çıkartılan Mahir Binzet'in ise ağır yaralı olduÄŸu ve hastaneye kaldırıldığı öÄŸrenildi.
Sosyal Medyadaki son paylaşımı; "TOPARLAN EY RUHUM GİDİYORUZ.. ER YADA GEÇ.."
Erol Simavi döneminin Hürriyet Çanakkale Muhabiri, rahmetli gazeteci Turhan Narler’in yanında çalışan yılların gazetecisi Orhan Mutay (53) son olarak Çanakkale Olay Gazetesi kadrosundan emekli olmuÅŸ ve Kepez Beldesi’ne yerleÅŸmiÅŸti. Öte yandan, Orhan Mutay'ın sosyal paylaşım sitesindeki son paylaşımı ise, adeta kazanın önceden içine doÄŸduÄŸunu gösteriyor. Mutay, dün sosyal paylaşım sitesinde kendi fotoÄŸrafını paylaÅŸarak, "Toparlan ey ruhum, gidiyoruz. Er ya da geç. Vakti, saati geldiÄŸinde sen yukarı, bense aÅŸağı" notunu paylaÅŸmıştı. Körfez Star Gazetesi olarak, Duayen Gazeteci Orhan Mutay’a Allah’tan rahmet, sevenlerine ve yakınlarına baÅŸ saÄŸlığı dileriz.
Gazeteciliğin ne kadar zor olduğunu anlatan bir yazı
Çanakkale’de yıllarca beraber çalıştıkları DoÄŸan Haber Ajansı Büro Åžefi Burak Gezen kazanın olduÄŸu gün Gazetecilik mesleÄŸinin ne kadar zor olduÄŸunu, telsiz anonsundan geçen herhangi bir kazaya haber yapmak için gidip, daha sonradan kazada yaÅŸamı yitiren kiÅŸinin Meslektaşı, Gazeteci Orhan Mutay olduÄŸunu öÄŸrendiÄŸinde sosyal medya hesabından yazdığı yazı herkesi duygulandırdı.
“Telsizden geçen bir anons... 'Kazada araç içinde sıkışanlar varmış... Acil olarak kaza kırım aracı ve ambulans bekleniyor...' Gazeteci refleksiyle fırladık bürodan. Daha olay yerine varmadan bir anons daha.. 'Otomobildeki iki kiÅŸiden biri çıkarıldı, ambulans yaralıyı alıp yola çıktı. Otomobildeki diÄŸer kiÅŸi eks...' Her zaman yaÅŸadığımız aynı duyguyla, 'Yazık' diyerek olay yerine varmak için yolumuza devam ettik. KarşılaÅŸtığımız manzaraya bakılınca...Kazanın oluÅŸ ÅŸekli akıl alabilir gibi deÄŸildi. Çekimlerimizi yaptık. Bilgileri aldık. Yaralı olan sürücünün adı belliydi. Ancak otomobilin içinde yaÅŸamını yitiren kiÅŸinin kimliÄŸi olay yerine gelecek savcının incelemesinden sonra belli olacaktı. Üzerinden kimlik çıkarsa tabi ki... İyice baktım otomobil içindeki cansız bedene... Yüzü örtülüydü. İsmini bilmediÄŸimiz gibi simasını da görmedik... 'Belli olunca ismini alırız' diyerek diÄŸer gazeteci arkadaÅŸlarla döndük ofislerimize. Haberlerimizi yazdık, fotoÄŸraflarımızı, görüntülerimizi geçtik. Ancak önemli bir eksiklik vardı haberde. 'Kazada ölen kiÅŸinin kimliÄŸi henüz belirlenemedi demiÅŸtik...Haberi geçtikten kısa süre sonra bir gazeteci arkadaşım telefonla aradı. 'Duydun mu Orhan Mutay'ı? diye sordu. Kötü bir ÅŸey olduÄŸunu ses tonundan anlamıştım. Yok duymadım, ne olmuÅŸ' diye sordum. 'Kazada vefat eden oymuÅŸ. Bir araÅŸtırsana, gerçekten doÄŸrumu?' dedi. Olay yerinde yüzü örtülü olan cansız bedenin yana doÄŸru sarkan koldaki mont gözümün önüne geldi. O montun rengi bana yabancı gelmiyordu. Bir yetkiliyi aradım, teyit etti. MeÄŸer haberde eksik kalan; Çanakkale'nin en eski ve deneyimli gazetecilerinden, meslektaşım, aÄŸabeyim, vefalı ve onurlu insan Orhan MUTAY'ın adıymış... O mont ve rengini nereden hatırladığım gerçeÄŸiyle karşı karşıya kalınca büyük bir ÅŸok yaÅŸadım...
Hemen aklıma, Orhan aÄŸabeyimizin biz daha çaylak bir gazeteci olduÄŸumuz dönemlerde anlattığı, AsteÄŸmen olarak yaptığı askerlik anıları geliverdi. Bir de hiç fena sayılmayacak kadar iyi konuÅŸtuÄŸu İtalyancası... Askeriyede kalıp daha iyi bir yaÅŸam koÅŸuluna sahip olabilecekken, o gazetecilik ideali için mesleÄŸe geri dönmüÅŸtü... İyi de bir gazeteciydi. Emekli olduÄŸu günlerde karşılaÅŸmıştık. Onca yıllık cefadan sonra sefa süreceÄŸi günler gelmiÅŸti belli ki... Yüzü gülüyordu... Son günlerde ise sosyal medya hesabından sık sık kısa ÅŸiirler paylaşıyordu. İlgiyle okuyor ve 'beÄŸen' tuÅŸuna basıyordum her defasında... Son paylaşımı ise 'Vakit erken deÄŸil mi?' yorumlarının yapılacağı kadar ilginçti. Gerçekten de vakit daha çok erkendi!!! Ama tabi ki Takdiri İlahi..." Haber: Pervin BÖLÜKBAÅžI